Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Toplam 33 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Unuttuklarımızı Hatırlamak İçin Fakir Baykurt´la Yeniden dizisi devam ediyor Türkiye´nin binlerce köyünden biridir Damalı. Tıpkı diğerleri gibi, bu köyün muhtarı, bekçisi, eğitmeni, arlısı arsızı, her bir şeyi vardır. Tabii, bir de öğretmeni... O eğitim ordusunun neferlerinden biridir. Yemede içmede, gezmede tozmada değildir gözü. Dünyaya doymadan, güzel evler, temiz sular, bakımlı çocuklar, çocukları uysallaştırmayan okullar görmeden ölürüm diye korkmaktadır. Köylere aydınlığı götürme savaşında yenilmek
Tozak köyü şu koca yeryüzünde, kıyıda köşede kalmış bin yamalı bir yoksul yorganı, alabildiğine kurak, bakımsız, unutulmuş. Ahalisi desen günümüz köylüsü: Hâlâ devletten medet uman, Hökümetimiz en iyisini bilir diyen, cahil, kaba saba ama bir o kadar çalışkan, sahici ve vicdanlı. Köyün Eğitmen Rızası, Muhtar Battalı ve akıllı delisi Kır Abbası gün olur akıl yürütür, el ele verir, köylüyü de peşine takıp bir bağ kurar, hem de taşlı bir tarlada, bin bir emekle, özveriyle ve gece gündüz çalışarak. Tam ağızları
Türkiye'nin güzel mi güzel, yoksul mu yoksul bir köyüdür Karataş. Kara Bayram da bu köyün yoksullarından biridir. Babadan kalma tek odalı bir evde yaşar, iyi huylu karısı, üç yavrusu, bir de evinin direği anası Irazca'yla. Dertli kadındır Irazca, yaslıdır. Ama dişlidir bir o kadar da. Kendi yağlarıyla kavrulup giderlerken, bir gün huzurları kaçar. Muhtar Cımbıldak Hüsnü'nün kayırdığı Haceli evlerinin önüne ev yapmaya kalkışır çünkü. Tabii Irazca dikleşir; kızılca kıyametler kopar köyde... ve kasabada. Gelme
Nasıl Müslüman olduğumuzu genellikle sormadık kendimize. Çünkü İslamiyet'i "din ve hidayet aşkıyla", kendiliğinden benimsediğimiz yolunda koşullandırılmıştık. Oysa doğruyu aradığımızda, Müslümanlaştırılma tarihimizin, insanı irkilten bir vahşet süreci olduğu soğuk gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Resmi ve geleneksel söylemse, bu gerçeği ısrarla gizlemeye çalışıyor. Bugünü anlamak ve demokratik bir Türkiye yaratabilmek için, doğru tarih bilincine sahip olmamız gerektiğinden hareketle Erdoğan Aydın, Nasıl Müslüman
Roman ve hikâyenin yanı sıra masal da yazan Fakir Baykurt, özellikle anadilin gelişiminde, masalların çok önemli olduğunu söyler. Bir halk masalından yola çıkarak yeniden yazdığı Sakarca, çeşitli yabancı dillere çevrilmiş olup, tiyatroya uyarlanmış ve çizgi filmi yapılmıştır. Yayınevimiz Sakarca'nın yeni basımını çocuklara armağan ediyor. ?Kabza Bey körlerin değirmenini aldı, bu bir haksızlıktııııır!" diye öttü. Ötüp uzattı: ?Haksızlıktııııır!" O sırada öbür kümeslerin kapıları açıldı. Başka tavuklar, horo
Hilmi Seçkin, kendi deyimiyle "mesleğinde olgunluğa erişmiş", yıllarca Anadolu'nun dört bir yanında görev yapmış biri olarak adalet terazisini elinde tutarken "hakkaniyet"i tek ölçüt bilmiş, demokrasiye, kuvvetler ayrılığına inanmış bir Cumhuriyet hâkimi. Seçkin'in yaşamını kaleme aldığı bu kitap "Ben Cumhuriyet'le Doğdum..." diye başlıyor. Okurken satırlar sizi, Seçkin'in doğup büyüdüğü Siirt'e götürürken, o yılların yoksul ama onurlu insanlarını tanıyor; sonra genç bir hâkimle birlikte Ordu'yu, Gölköy'ü,
Irazca şu dünyaya geldi geleli gün yüzü görmemiştir. Dertli mi dertli bir kadındır; üstelik genç yaşta dul kaldığından kadınlığını da bilememiştir. Geçimdi, çocuktu, sonra torundu derken sırtı doğru düzgün yumuşak bir yatağa değmemiştir. Yetmezmiş gibi, köyün muhtarı Cımbıldak Hüsnü ile Haceliyi ev yeri yüzünden düşman beller kendine. Ev işi halloldu, sular duruldu derken, anlar ki, su uyurmuş ama düşman uyumazmış. Bu sefer torunu Ahmete kötülük eder düşmanlar; oğlu Bayram ölümlerden döner. Yitirir bir bir
Özeler köyünün halkı tarımla geçinir. Yazın harman döver, sonbaharda çift sürer, pancar toplar, neredeyse yıl boyu çalışır. İşten kaçınmaz hiçbiri. Kolay da değildir yaptıkları iş. Ellerinde bir çift öküzün sürdüğü düven ve atların çektiği arabadan başka bir şey yoktur. Köye ilk traktörün girmesiyle tarım işlerinin daha hızlı ve daha az çaba harcayarak yapılabileceğini görürler. Ama traktör almak kolay değildir ki... Köyün varsıl ailelerinden biri olan İzzet Ağa´nın oğlu Arif de tıpkı köylüleri gibi hiçbir
"Türk" kavramını "boy, kavim" anlamında ilk kullananlar Çinliler, İranlılar ve Bizanslılar; "etnik kategori" olarak ilk kullananlar da Avrupalılar. Aradan geçen bunca yıl sonunda "Türk" denilince ne anlaşılması gerektiği, "Türkler " bir etnik grup mu, bir halk mı, bir millet/ulus mu tartışmaları hâlâ sürüyor. Ayşe Hür, Türklerin Öteki Tarihi'nde Yenisey Yazıtları'ndan başlayıp yakın geçmişe uzanan bir süreçte "Türk" kavramının ortaya çıkışını, gelişimini, Türk kimliğine karşılık gayri-Türk kimliği
Kara Ahmet bir zeki oğlan. Irazca'nın torunu, Bayram'ın "oğluş"u, Haçça'nın "çocca"sı. Karataş köyünde boy verip serpilen, sonra anasıyla, babasıyla, kardeşleriyle şehre göçüp, ninesini köyde yalnız koyuveren bir kara oğlan. Aklı fikri okumakta. Tek gayesi bir gün kaymakam olmak. Kırmak yoksulluğun, yoksunluğun belini. Şehre göçer göçmez okula yazılır Ahmet Oğlan. Okulun en birincisi olur. Her şey iyi gidiyor derken, babası başka akıllara uyar, ortaokul lise yerine onu "hoca"ya göndermeyi, İmam Hatip'e ve
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran "sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı
"Vahşete verilen olağan tepki, onu akıldan çıkarıp atmaktır. Sosyal anlaşmanın belli ihlalleri, yüksek sesle söylemek için fazlasıyla korkunçtur; bunun kelime karşılığı, ‘dile getirilemez'dir." Savaş gazileri, ev içi şiddet ve tecavüz mağdurları, çocukluk istismarı ve ensest kurbanları... "Dile getirilmeyen"in, vahşetin tanıkları... Ve taraf tutmak zorunda olan seyirciler... Failin tarafını tutmak caziptir çünkü her fail, seyircinin hiçbir şey yapmamasını ister. Kötü olanı görmemenin, duymamanın, konuşma
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran "sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı
Bizim Köy 1950'de yayımlandığında toplumun geniş kesimlerinde tam anlamıyla bir depreme yol açtı. Yazarın, 17 yaşında gencecik bir öğretmenken kaleme almaya başladığı "köy notları" kitap haline getirilip de basıldığı zaman önce iktidarın öfkesini üzerine çekti. Çünkü köyden yükselen yoksulluk çığlığı, kulaklarını ve gözlerini her türlü olumsuzluğa kapamak isteyenlere, köyleri yemyeşil, bereketli, güzel köylü kızlarının berrak pınarlardan su taşıdığı yerler olarak gösterme çabasında olanlara atılan bir tokat
Türkiyeyi yağmaya gelen 1919 yılının sömürgecilerine karşı kabaran öfke o yılların öfkesidir o yılların hiddetidir. Ama bugün de sömürgeciliğe karşı duyulabilecek öfkenin aynıdır elbette.Samim Kocagöz Düşman donanması açıklarda demirlemiş iki harp gemisi rıhtıma biraz daha yaklaşmıştı... Güvertedeki askerler ellerini şapkalarını sallıyor marşlar söylüyorlardı... Mavili beyazlı elbiseler giymiş genç kızlar ellerinde çiçekler vapurlardaki askerlere öpücükler yolluyorlardı. İngilizlerin güdümündeki Yunan ord
Roman ve hikâyenin yanı sıra masal da yazan Fakir Baykurt, özellikle anadilin gelişiminde, masalların çok önemli olduğunu söyler. Yazdığı yirmi altı masalı, Dünya Güzeli ve Saka Kuşları adlı kitaplarda toplamış. Yayınevimiz Fakir Baykurt'un kaleminden çıkan Dünya Güzeli'nin yeni basımını çocuklara armağan ediyor. Delikanlı gitti, yedi tane gül filizi kopardı. Bunları birbirine bağlayıp topuz yaptı. Dünya Güzeli'nin oturduğu gölgeye yaklaştı. Güzel, gergefine eğilmiş oya örüyor. Güzel perilerden daha güzel
Roman ve hikâyenin yanı sıra masal da yazan Fakir Baykurt, özellikle anadilin gelişiminde, masalların çok önemli olduğunu söyler. Yazdığı yirmi altı masalı, Dünya Güzeli ve Saka Kuşları adlı kitaplarda toplamış. Yayınevimiz Fakir Baykurt'un kaleminden çıkan Saka Kuşları'nın yeni basımını çocuklara armağan ediyor. Ordular yürüdü... Yürüyen atların, kazların, kedilerin, uçan arıların, sakaların sayısı sınırı belirsizdi. Beyin şehrini sıkı bir çember içine alıp dövmeye başladılar. Ok gibi atılıp, top gibi vu
Sıcak bir yaz günü, peribacaları diyarına Yunanistan'ın Larisa şehrinden Dimitrios Katsikas adında biri gelir. Bu genç adam, yıllar önce bu topraklardan göçe zorlanan büyükbaba ve büyükannelerinin izini sürmek, bir daha buraya dönemeyen akrabalarının yerine bu güzel yerleri gezmek istemiştir. Tesadüfler karşısına yörenin sevilen şahsiyetlerinden "Baba" lakaplı Aziz Güzelgöz'ü çıkarır. Aynı yaşlardaki bu iki genç kısa sürede kaynaşır. Dimitrios, Aziz'in evine konuk olunca, bu büyüleyici diyarda inanılmaz bir
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran ?sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran ?sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı
Toplam 33 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1