Bu sabah öğretmenimiz sıradan bir günmüş gibi sınıfa girdiğinde her zamanki gibi giyinmişti. Biz de günün sıradan bir gün olduğunu zannediyorduk zaten. Öğretmenimiz her zamanki gibi sakin sakin yoklamayı yaptıktan sonra, bugünün en acayip haberini verdi, sanki sıradan bir habermiş gibi: Televizyoncular okula geliyormuş! Öğretmenimizin sonraki sözlerini ne ben ne de sınıftan başka bir kişi duyabildi. Herkes ayağa kalkmış, sevinç çığlıkları atıyordu çünkü. Demek ünlü olacaktık Ünlü olmak insanı mutlu eder mi?

Hepimiz heyecanla yeni öğretmeni bekliyoruz. Ben resim defterimi açtım, önüne boyalarımı dizdim, hatta dayanamayıp güneşimi de sayfanın sol üst köşesine çizdim. Ben güneşimi boyarken sınıfın kapısı aniden açıldı. İçeriye küçücük biri girdi. Elleri kolları dolu Kolunun altında yığınla kâğıt var. Elinde de bir teyp Bize hiç selam vermeden masaya yerleşip kâğıtlarını ve teybini bıraktı, sonra teybi çalıştırmak için priz aramaya başladı. Biz şaşırdık. En azından ben şaşırdım... Yeni öğretmen bekleyişi bir kâbus

Yaşasın tatile giriyoruz. Ama annem çalıştığı için benim on beş güncük tatilim konusunda biraz dertli. Çünkü tatilde benimle birinin ilgilenmesi gerekiyor. Ben bebek değilim ama evde yapayalnız oturmaktan da hoşlanmıyorum. Bu yüzden babaannem ve dedem bize gelecek. Ama haftanın ilk iki günü işleri olduğu için gelemiyorlar. Kısacası pazartesi ve salı günlerini başka bir yerlerde geçirmek zorundayım. Ben de aklımdan işe gitme planları yaptım... Yarı yıl tatilinde güzel bir film seyretmeyi kim istemez ki?.. Şi

Bugün son derste dışarı çıkarken duvarlara yeni bir şeyler asıldığını fark ettim. Yeni bir gezi olacaksa ya da bir tiyatro ekibi okula gelecekse böyle ilanlar asılır. Onlardan biri mi acaba diye durunca bugüne kadar hiç görmediğim bir ilan gördüm: Dikkat! Bu hafta okul başkanımızı seçeceğiz. Herkes yurttaşlık görevini yerine getirip oyunu kullanmalı. Bu da neydi böyle? Okulda başkanlık seçimleri mi yapılacaktı yani? Elbette Şirin için okul başkanlığı sınıf nöbetçiliğinden çok daha üstün bir görev. Bu görevi

Her biri "okuduğum en güzel kitap" dedirtecek güzellikte klasikler... 9-14 yaş grubu için özel olarak hazırlanan ve özenli baskıları ile benzerlerinden farklı olan bu klasikler hem okuma alışkanlığının yerleşmesi, hem de hayal dünyasının gelişmesi için çok önemli...-

Değerli Çocuklar, Şeker mi Şeker Kitaplar, çocuklar için vazgeçilmez 50 klasik bu sette Üstelik 20 tanesi MEB tavsiyeli Çocuklarımızın mutlaka okumaları gereken doğu-batı klasikleri onların seveceği bir üslupla yeniden yazıldı. Çocuk Klasikleri şipşirin hazırlanmış Şeker Kitaplar Evi kutusunda okuyucularını bekliyor. Şeker Kitaplar Evi'nin kapıları tüm kitapsever çocuklara açık İçeride onları heyecanlı, duygulu, şaşırtıcı pek çok macera bekliyor.

"...O güzel yaz tatili rüya gibi geçip gitti. Bugün okullar açılıyor. Sokaklar öğrenci dolu... Okula yeni başlayanlar, eski öğrenciler, anne-babalar hep bahçeye doluşmuşlar. İçeri güçlükle girdim. Öğrenciden çok, büyükler okula gelmiş sanki. Telaş içinde koşuşturup duruyorlar. Üst kata çıkınça sınıf arkadaşlarımla karşılaştım. Kiminin boyu uzamış, kiminin sesi daha bir kalınlaşmış... İşte yeni bir yıl daha başlıyor. Yeni arkadaşlarr, yeni bilgiler... Büyüklerin hayatına yaklaşıyoruz artık..." Küçük Enriconu

Soğuk bir kış günüydü. Dışarıda lâpa lâpa kar yağıyordu. Uzakta küçük bir kulübenin ışığı yanıyordu. İhtiyar Gepetto burada yalnız başına yaşayan bir ayakkabıcı idi. Her gün sabahtan akşama kadar küçük kulübesinde çalışırdı. Gepetto'nun, küçük kulübesinde çok eski birkaç eşya dışında bir şey yoktu. Eski bir iskemle ve masa ile yine çok eski bir yatak vardı sadece. Evin bir köşesinde bir şömine vardı. Zavallı ihtiyarın hiç kimsesi yoktu. Bir gün marangoz arkadaşı Antonyo Usta, ona bir odun parçası verdi.

"Sabretmeyi Biliyorum" adlı bu kitapta ilköğretim programında yer alan "Sabır, kararlılık, azim, gayret, öfke/kızgınlık, zaman, plan, sükûnet, telaş, beklemek, pişmanlık, hoşgörü, zor-kolay, hayal-gerçek, sorun-çözüm, kavuşmak, ihtiyaç, istek, heves, kural, hastalık-sağlık, makine" gibi kavramlar işleniyor.

Anadolu'dan Fantasti'ye... Selam... Ben Hammit! Bu fantastik dünyanın kahramanıyım. Zıpır mirketler Sosi ve Feti, süsüne düşkün Zebragül, bazen güzel sözler söyleyen ama sonunda hep saçmalayan Bilgin de yol arkadaşlarım. Kötü kalpli Ador'un elinden Yaşam Kristali'ni alıp Fantastik Olimpiyatları'na katılacağız. Yer bildirimi, Fantastiğin Sesi gazetesi, telefon bağlantıları, birbirinden garip masallar, gizemli tuzaklar, çözülmeyi bekleyen şifreler, heyecan, macera ve elbette eğlence... Hepsi bu seride! Ha

Gözüpek Kaşifler kitabını aralarken, geride bıraktığınız sıkıcı coğrafya derslerine el sallayabilirsiniz... Silkeleneceksiniz! James Cook´un macera dolu hayatı... Büyüleneceksiniz! Ferdinand Macellan´ın dünyanın etrafını ilk kez dolaşması... Buz keseceksiniz! Kaptan Scott´un Güney Kutbuna kadar gidip orada kendisine bırakılmış bir not bulması... Etkileneceksiniz! İbn-i Battuta´nın 30 yıl evinden uzak kalması Ve tüm bunlar sizi yeterince heyecanlandırmadıysa, kimi kaşiflerin haritaları olmadan yollarını

Bağdatlı bir ayakkabı tamircisinin, girişimci ve maceraperest oğlu Ahmet Murat Başka ülkelere mal götürüp oradan yine başka mallar getirerek ticaret yapmak isteyen Ahmet Muratın çıktığı deniz yolcuğunda kopan büyük fırtına; bu fırtınada denize düşen Ahmet Muratın çıktığı ıssız ada; Ahmet Murat gibi denize düşüp aynı adaya çıkmayı başaran iki tayfa; üç kader arkadaşının Vahşilerden kaçmak için gösterdikleri olağanüstü çaba ve tesadüfen bukları Saklı Kent

Can Avar... Aslında sıradan bir çocuk... Her gün dünyayı kurtarmasını saymazsak tabii! Kurt adamlar, hayaletler, mumyalar, vampirler, uzaylılar... Hepsiyle tek başına savaşıyor. Bizler de onun sayesinde yatağımızda rahat uyuyabiliyoruz. Ah! Bir de büyükleri bu başarılarına inandırabilse... Mesela annesini evlerinin bir ejderha tarafından ısıtıldığına ikna edebilse ya da yıllardır kedi diye besledikleri hayvanın aslında bir rakun olduğunu herkes öğrense... Anlayacağınız Can'ın büyüklere anlatmak istediği çok

Hatice Hanım, genç yaşta dul kalmış zengin bir hanımcağızdı. Göztepedeki köşkünde hizmetçileri ve evlatlığı ile temizlik ve namus üzerine kurulu bir düzende yaşıyorlardı. Daha doğrusu Hatice Hanım böyle olduğunu düşünüyordu. Güzeldi, tombuldu, cıvıl cıvıl bir şeydi. Ama çok kısa olduğu için evin içinde bile hep bir karış topuklu ayakkabılarla gezerdi. Bir süre sonra bu yüksek topuk merakı onu hasta etmişti. Doktor tavsiyesiyle yüksek topuklu ayakkabı giymemeye karar verir. İşte bir zamanlar huzur üzerine ku

Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı sırasında pek çok cephede savaştı. Fakat o cephelerden biri var ki; tüm dünyaya tarih nasıl yazılır resmen öğretti! Hangisi mi? Tabii ki Çanakkale! Bizde, Çanakkale Savaşı'nın 100. Yılında tüm şehitlerimize bir saygı duruşunda bulunalım, kameralarımızı cepheye ve cephe gerisine çevirerek savaşı size Eğlenceli Tarih'in kendine özgü üslubuyla anlatalım istedik. Peki, bu kitapta neler var? - Yeşil sahada olduğu kadar cephede de yetenekli olan futbolcularımız - Maharet

Oyun için sahneyi hazırladık, artık hava kararmaya başlamıştı. Kostümleri giymeye başlamalıydık. İşte o anda karşımıza bambaşka bir sorun çıktı. Süper kahraman kıyafetli dersleri süper olmayan Volkan üstündeki kostümü asla çıkarmayacağını söyledi. Bu durumda sarayın muhafızlarından biri kırmızı pelerinli bir süper kahraman olacaktı ki bu gerçekten tuhaftı. Ancak su tesisatı döşeyen Ferhatı ve doktor olan Şirini düşününce muhafızın da Süpermen olabileceğine karar verdik. Arkadaşlarına bir gösteri yapmaya k

Kalemlerin dünyasında macera devam ediyor! Çılgın kalem Penna ve en az onun kadar çılgın arkadaşları, kalempiyat oyunlarına katılıyor Hız, güç ve dayanıklılık gerektiren bu oyunların kazananı olmak için mücadele veren kalemler, kötü kalpli Karakeçelinin oyunlarıyla da başa çıkabilecekler mi acaba? Herkes hazırsa kalempiyat meşalesi yansın ve macera başlasın!

Deli Dolu ve macera tutkunu genç bir kurşun kalem olan Penny ile tanışmaya hazır mısınız? Doğru yazım ve matematik işlemleri konusunda son derece başarılı olan Penny, ne yazık ki kalem kutusu kurallarını hatırlama konusunda yeterince iyi değil: Birinci Kural: Ralph kalem kutusunun fermuarını açtığı an ve fermuar açık kaldığı sürece konuşmak da etrafta gezinmek de yok! İkinci Kural: Ralph tarafından kullanılmadığı sürece tükenmez, kurşun, keçeli ya da fosforlu hiçbir kalem herhangi bir yere yazı yazamaz ya d

Can Avar... Aslında sıradan bir çocuk... Her gün dünyayı kurtarmasını saymazsak tabii! Kurt adamlar, hayaletler, mumyalar, vampirler, uzaylılar... Hepsiyle tek başına savaşıyor. Bizler de onun sayesinde yatağımızda rahat uyuyabiliyoruz. Ah! Bir de büyükleri bu başarılarına inandırabilse... Mesela annesini evlerinin bir ejderha tarafından ısıtıldığına ikna edebilse ya da yıllardır kedi diye besledikleri hayvanın aslında bir rakun olduğunu herkes öğrense... Anlayacağınız Can'ın büyüklere anlatmak istediği

Bu yepyeni macerada Can ve takımı, ürkütücü bir evin gizemlerini keşfediyor, tehlikeli bir göreve atılıyorlar! Bu evin içinde neler oluyor? O korkunç sesleri kim çıkarıyor? Girizgâh Bey ve Gül Hanım gerçekten iyi insanlar mı? Peki, bu evde başka kimler yaşıyor? Can ve takımı yine bi' sürü sorunun cevabını arıyor. Elbette kendilerine özgü yöntemleriyle! Anlayacağınız yine bi' dolu acayiplik, gariplik ve biraz da iğrenç şey bu kitapta sizleri bekliyor!