Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Toplam 77 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
"İşte yeni soğancıklar... Ne kadar güzel, ne kadar saf, ne kadar temiz. Bunlar bana katran karası laleyi verecekler. Damarları çıplak gözle görülmeyecek, üzerindeki yas elbisesini bozacak bir tek leke olmayacak. Uykusuz gecelerimin, harcadığım bunca emeğin ve düşüncelerimin ürünü olacak bu lale. Ne ad versem acaba ona? Tulipa Nigra Barlaensis desem mi? Evet Baslaensis güzel bir ad. Rüzgar haberi dünyanın dört bir yanına yaydığı zaman, bütün lale Avrupası, bütün entellektüel Avrupa ayağa kalkacak.... Büyük s
Henüz ismini bilmediği bu delikanlıya sahip olmak hevesine kadar hayaline yol vermiş, onun bazı hareketlerinden kıskançlığı kabarmakta ve bu kızgınlıkla vücudunu daha şiddetli sıkmaktaydı. Hırçınlığı tam bir dereceye gelmişti ki öfkeyle yerinden sıçrayıp karşısında duran hayali rakibini elleriyle boğmaya davranmıştı. Bu hareketle duygularının istediğini yerine getirince üzüntüyle kanepenin üzerine düşüyordu. Kim bilir ne zamandan beri bir fırsat gözlemekte olan göz yaşları akmaya başladı.
Nasrettin Hoca,insanlara doğru yolu gösteren,iyilikleri bildiren,doğruya sevk. eden ve KotuluKierden sakındıran bir veli idi. Bu işi yaparken tabiatı icabı kendi-| sine has bir yol tutmuştur. Böylece haklan anlatılması ve cemiyetteki bozuk yönlerin düzeltilmesi için, meseleyi halkın anlayacağı bir dil ve üslub ile, gayet manidar latifeler halinde kısa ve öz olarak dile getirmiştir. Nasreddin Hocanın değeri, yaşadığı olaylarla değil, gerek kendisinin, gerek halkın onun ağzından söylediği gülmecelerdeki anlam
CAESAR: Hoş geldiniz Publius. Vay Burutus sizde mi bu kadar ayaktasınız? Günaydın Casca Caius Ligarius, Caesar hiçbir vakit o sizi sarartıp solduran humma kadar düşmanınız olmamıştır. Saat kaç oldu? BRUTUS: Sekiz oldu Caesar. CAESAR: Zahmetler ettiniz, teşekkürler. (Antonius girer) Gece eğlencesini seven Antonius bile kalkmış. Günaydın Antonius!
Akşamki eğlencemiz öncekilere benzemedi. Edilecek sohbet, okunacak müsvedde olmadığı için yemekten önce çok güzel bir konçerto dinleyerek kulaklarımızın pasım giderdik. Yemekten sonra ise hep edebiyatla, felsefe ile ilgili sohbetler yaptık. Fakat, köprü kapanmadan biraderin evine gitmek zorunda olduğumu söylediğimde, Refet yine ayağa kalkarak bana arkadaşlık edeceğini söyledi. Gerek olmadığını ısrarla söylememe karşın mümkünü yok kabul ettiremedim. Hanımlar ile her zamankinden daha dostça, daha samimi bir v
Zihnimden babamın, annemin sevgisini çıkardın; kardeşimin mezarı gönlümde idi, onu bile unutturdun. Şimdi hayali de, kendi gibi kara topraklarda yatıyor. Mezarını görmeden hatırıma gelmiyor. Ne uyuyabiliyorum, ne de irademe hakim olabiliyorum... içimde başka hiçbir şeye arzu kalmadı; gönlümde senden başka birşey bırakmadın. Şimdi kendini de benden alacaksın. Hem de bunun müjdesini kendin getiriyorsun. Kalbimi yaracaktın da bana bu merhameti, bu insafı mı gösterecektin? Sonunda ne olacak? O, bu memleketten g
Rus edebiyatının zirve isimlerinden Dostoyevski, hayatının büyük bir bölümünde katiller arasında yaşamak zorunda kaldığı için Suç ve Ceza´daki tipler gerçeğe yakın trajedisi ile dikkat çeker. En önemli eseri olan romanın kahramanı Roskolnikov tipi de bu dönemde ortaya çıkmıştır. Hayatını kazanmak için mücadele ederken toplumun dayattığı kuralları da sorgulayan roman kahramını, çalışmak, fedakarlık, akrabalık ilişkileri, öğrenim, yalnızlık, aşk ve yoksulluk gibi kavramları da kendi kişiliğinde bir fotoğraf o
Avrupa´da savaş, durup yeniden başlayarak, on üç yıldır sürüp gitmekteydi. Şimdi, 1805´te sözde barış olmuştu ama bu huzursuz bir barıştı. Avrupa kralları, Fransa´da Bourbon Hanedam´nı deviren devrime karşı hemen silaha sarıldıkları halde, Napoleon´un askeri dehası karşısında bir şey yapamıyorlardı. Fransa ile savaş halinde olan bir tek İngiltere kalmıştı; o da bunu denizlerdeki üstünlüğüne borçluydu. Bütün Öteki devletler gibi, Rusya da, Avusturya da savaştan çekilmişlerdi. Yalnız Napoleon, imparatorluğunu
Modern Türk hikayeciliğinin başlangıcı sayılan, genç yaşta ölmesine rağmen külliyat çapta eserler bırakan usta kalem Ömer Seyfettin. Yazılarından titiz bir anlayışla derlenen bu eser, gençlerimizin ideallerini hatırlamasına yardımcı olacak. Aşkın, mücadelenin, gayretin, fedakarlığın, arkadaşlığın, vatanseverliğin tam anlamıyla işlendiği seçkin hikayeler bu kitapla okurlarıyla buluşuyor
Bulunmaz bir fırsat.Bu akşam,yani12 Aralık 1906 günü, ülkemden ayrılıp Mısır´a gideceğim. Bu, bana İmkansız gibi geliyor. Ama, hayallerimin en güzel masalı olacak.
Üzerinde kirli elbisesiyle, işçi olduğu her halinden belit olan deniz kokulu gariban genç utana sıkıla içeri girdi. Şapkasını başından kaba bir hareketle çıkardı, evirip çevirdi. Nereye koyacağını bilmeyen tavırlarla, önce ceketinin cebine sokmaya çalıştı, olmadı; sonra masanın üzerine koymaya yeltendi, yine olmadı. İşte bu sırada diğer adam, sanki onun sıkıntısını hissetmişçesine şapkayı sakin, doğal bir şekilde elinden alıverdi. Kayıtsızca yapılmış bu hareketi kaba saba delikanlı çok beğenmişti. "Halden
Fiyodor Pavloviç, dört yaşındaki Mitya´yı başından attıktan kısa bir süre sonra ikinci evliliğini yaptı. Bu evliliği sekiz yıl kadar sürdü. İkinci karısı Sofya İvanovna da diğer eşi gibi çok gençti. Fiyodor Pavloviç onu, bir yahudiyle birlikte kârlı işler için gittiği başka bir şehirde tanıyıp almıştı. Sürekli içen, eğlenen ve hovardalık eden Fiyodor Pavloviç, bir yandan da bol kazançlı ister yaparak parasına para katma fırsatlarını kaçırmazdı. Girişimlerinin çoğu başarıyla sonuçlanır, ama bunu bin bir dola
Acaba beni cezalandırmak için babasryfa işbirliği yapması mümkün olabilir mi? Bana acımayabilir mi?" diye düşündü. Bunları düşünürken kendini tutamayıp ağlamaya başladı. Gözyaşlarını göstermemek için hemen ayağa kalktı ve koşarcasına taraçaya çıktı. Artık düşünürken zihni zorlanıyordu. Benliğinin ikiye ayrıldığını hissedip kendi kendine, "Şimdi düşünmemeliyim, düşünmemeliyim," dedi. "Bir yere gitmeli. Ama nereye? Ne zaman? kiminle? Moskova´ya akşam treniyle gideyim. Serge ve Annouchka´yı da yanıma alırım. Y
1842 yılında basılan ve büyük eleştiri alan Ölü Canlar, devlet yönetimindeki adaletsizlikleri ile feodal Rusya'yı yansıtır. Romanın kahramanı kibar ve görgülü dolandırıcı Çiçikov; bir kaç kez kaybettikten sonra kısa yoldan zengin olmak için "ölü canlar" a yatırım yapmak gibi kendince bir çözüm düşünür. Bu amaçla komik ve acı günleri ile bir maceraya atılır Çiçikov.
Dünya tarihinin en güzel aşk öyküleri Doğudan çıkmıştır. Bu öykülerin başında ise Kerem ile Aslı gelir. Sevdiği kız uğruna tacından ve tahtından vazgeçen ve adeta sevdiğini kovalayan Keremin duygu yüklü öyküsünün anlatıldığı bu eser, giderek kirlenmeye başlayan sevgilerimizi yeniden gözden geçirmemizi sağlıyor. Kerem ile Aslının göz yaşartıcı öyküsü günümüz gençliğine çok şey anlatırken, sevgisini yenilemek isteyenlere de yol gösteriyor...
Bu iki delinin birisi gerçekten hafızmış. Diğeri ise arabacı. Bunlara çifte hafız denmesinin sebebi arabacının diğerini her zaman taklit etmesinden doğuyordu. Demir parmaklık önüne deli seyretmeye gelen akılları! Bütün Müslümanlara has bir şefkat ev bağışlama alışkanlığı ile delilere yiyecek, özellikle tütün, şeker ve bunun gibi şeyler getirip veriyorlardı. Bununla beraber delilerin obur ve pisboğaz olanları parmaklık önünde seyirci gördükleri gibi yanlarına giderler. Her biri uzmanı olduğu konuda saçmalar
Yazın uzun günlerinde daha çok çalıştığı hâlde, akşamları evine önceki gibi yorgun olarak değil, büyük bir coşku ve neşe ile gelirdi. Yürürken koşar, söylerken güler, önceleri geldiği zaman bir parça dinlenmek için üzerine düştüğü iskemlelerin hiç birinde oturamaz, evin içinde sürekli dolaşır dururdu. Yüzünde, pırıldamak için zamanın en küçük iznini bekleyen gençliğin taze rengi peyda oldu. Yirmi yaşında iken kendisini güçsüz bırakan böyle bir tebessümün karşısında hiç bulunmadınız mı?
Hiçbir erkek bir kadını sevip kaybettikten sonra, duygularında değişiklik olmadan onu birinin eşi, bir anne olarak pek görememiştir. Ne var ki Lucie'nin çocukları Sydney'e garip bîr yakınlık gösteriyorlardı; içlerinden gelme bir acıma duygusu vardı onlarda. Bu da gizli duygulara kimbilir nasıl dokunuyor! Bunu hiçbir yankı anlatmıyorsa da bu bir gerçektir, burada da öyleydi. Sydney Carton Küçük Lucie'nin o yumuk ( kollarını açtığı ilk yabancıydı, kız büyüdükçe de Sydney Carton yerini elde tuttu. Küçük oğland
Toplam 77 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2