Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Toplam 50 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Batılı tutum ve davranışı, kıtık ve kıyafetiyle pek sevilmeyen, eğitimli olmasına rağmen saf bir yapıya sahip Şair Müştak Bey, sevdiği Kumru Hanım'la, kılavuz ve yenge hanımlar aracılığıyla evlenmiştir. Nikah sonrasında kendisiyle evlendirilen kişinin. Kumru Hanım'm çirkin ve yaşlı ablası Sakine Hanım olduğunu görünce önce bayılır sonra itiraz eder. Mahallelinin de işe karışmasıyla başına gelenleri kabul etme mecburiyetinde kalan Müştak Bey'in imdadına arkadaşı Hikmet Bey yetişir. Hikmet Bey'in mahalle imam
TREPLEV: Nina, nefret ettim sizden, lanetler yağdırdım; mektuplarınızı, fotoğraflarınızı yırtıp attım. Ama her an, bütün benliğimin, size sonsuza kadar bağlı ol- duğunu biliyordum. Sizi sevmemek elimde değil Nina. ] Sizi kaybedeli, yazdıklarımın yayınlanmaya başladığı i andan itibaren, hayat dayanılmaz bir şey oldu benim i için... Sanki ansızın koparıldım gençliğimden ve bazen bu dünyada doksan yıldır yaşıyormuşum gibi geliyor I bana. Size sesleniyor, ayaklarınızın altındaki toprağı I öpüyor; nereye baksam
Sadi'nin Bostan adlı eseri ahlak, terbiye, tevazu, mertlik, adalet, ihsan, rıza, kanaat, şükür, tövbe gibi muhtelif konuların işlendiği on bölümden oluşmaktadır. Bostan mesnevi tipinde yazılmış, beyitlerinin sayısı 4000'i geçen bir eserdir. Konuşmalar hemen hemen didaktiktir. Hikâyeler de mutlaka bir neticeye doğru gider. Netice elde edilir edilmez bir telkin ve nasihat zinciri başlar. Sadi, hikâyeleri muhtelif kaynaklardan almış, bunlara seyahatlerini, hâtıralarını, dinlediklerini katmıştır. Eser, hikâye v
Dünya yaşamı, bir iradeye göre gerçekleşmektedir. Birisi, dünyanın ve bizim hayatımız aracılığıyla kendine özgü bir eser yapıyor. Bu iradenin anlamım kavramak gibi bir ümit beslemek istiyorsak, her şeyden önce onun gereklerini yerine getirmek ve bizden istenenleri yapmak zorundayız. Eğer, benden bekleneni yapmazsam, şu halde benden istenen şeyi de kavramam mümkün olmaz. Bu durumda hepimizden ve yani bütün dünyadan isteneni ise hiç mi hiç kavrayamam.
Nutuk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Osmanlı'dan Cuınhuriyet'e geçişi, kurtuluş ve kuruluşu anlattığı en önemli eseridir. Nutuk, dünya tarihine yon veren bir liderin olaylara bakış açısını ortaya koyarken, bulun ümitleri tükenmiş bir milletin yeniden kendini bularak nasıl bir kahramanlık ortaya koyduğunu da güzler önüne seriyor. Birçok lider gibi Atatürk de, kendinden sonra gelen kuşaklar tarafından çok farklı biçimde değerlendirilmiş, ba/en destana benzer bir kişilik
Şu dünyada ne garip şeyler olur! Bu olayların çoğu da inanılacak türden değildir. O danıştay üyesi kılığında gezen, kentte bunca gürültüye patırtıya yol açan burun, sonunda -nasıl oldu bilinmez- eski yerine döndü. Yani Binbaşı Kovalev'in iki yanağının tam ortasına... Bu olay, 7 Nisan'da oldu. Kovalev, sabahleyin uyanıp da aynaya öylesine bir baktığında burnunu yerinde gördü. Hayretler içinde elini burnuna götürdü. İşte, tastamam kendi burnuydu bu. "Yaşasın!" diye bağırdı. Neredeyse, odanın içinde, sevinçten
LOPAHİN - Yazlıkçılardan dönüm başı en az yirmi beş ruble alırsınız, demek istiyorum. Bence hemen şimdi başlayın bu işe... Size ant içerim, güze kadar elinizde bir kıymık kadar bile boş arazi kalmayacak, hepsini alacaklardır. Sözün kısası, sizi şimdiden kutlarım, kurtuldunuz. Arazinin bulunduğu yer ise bir harika. Irmak yüzmeye elverişli derinlikte... Ancak şüphesiz toprağın düzenlenmesi ve temizlenmesi lazım... Mesela bütün eski binaları, artık hiçbir işe yaramayacak şu evi yıkmak, yaşlı vişne bahçesindeki
En sonunda Ordinov, oturmakta olduğu evi değiştirmeye karar vermişti. Şu anda oturduğu yer, bir evin bir odasıydı. Ev sahibesi ise bir memurun yaşlı ve dul karısıydı. Oldukça yoksul olan kadın, ayın bitmesini beklemeden ani bir kararla evden ayrılmıştı. Tasını tarağını toplayıp taşradaki akrabalarının yanına gitmek üzere Petersburg'dan ayrılmıştı. Genç adam, o ayın kirasını ödemişti. Bu nedenle hemen evden çıkmak zorunda değildi ancak ev sahibesi gittiği için ay sonunda bu evden ayrılmak zorundaydı. Bu duru
Şair: "Nasıl ilginç olsun ki? Suçlu ve üstelik işlediği suçtan pişmanlık da duymuyor. Mesela ben olsaydım, tersini yapar, şerefli bir aileden gelmiş ve iyi bir eğitim almış bir mahkûmun öyküsünü anlatırdım. Aşk, kıskançlık ve suç... Hatta birden fazla suç. Sonrasında ise pişmanlıklar, pişmanlıklar... Ancak toplumun yasaları serttir. Sonunda ölmeli! İşte bu aşamadan sonra da idam cezası konusunu işlerdim. İşte böyle!.."
Bir sabah tedirgin, düşlerinden uyanan Gregor Samsa, dev bir böceğe dönüşmüş halde buldu kendini. Bir zırh gibi sertleşmiş sırtının üzerinde yatıyor, başını biraz kaldırdığında yay şeklinde katı bölmelere ayrılmış, bir kümbet yapmış kahverengi karnını görüyordu. Karnının üstündeki yorgan, her an kayıp yere düşmeye hazır halde güçlükle tutunabilmekteydi. Vücudunun diğer kısımlarına göre acınacak kadar cılız, bir sürü bacakçık, ne yapacaklarını şaşırmış, gözlerinin önünde sürekli çakıp sönüyordu.
Bazı zaman ayaklar bir çimene gömülür, bazı zaman da kum yığınına batar. Uzakta birer hayal gibi görünen ağaçlar, kırsalın değişmez bekçileri gibi görünürler. Gecikmiş bir yolcunun yorgunluğunu gidermek için attığı coşkun çığlık, garip ama hüzünlü ezgilerle birleşerek çevreye yayılır. Ara sıra duyulan çan sesleri, kulaklarda korkunç çınlamalar yaratır. Ta denizin ortalarında, hemen sönecek gibi gelen bir ışık, yaşam mücadelesinin acılarını anlatır. Bunların hepsi, ruhta duygulanım, düşüncede hızlı bir akış
Sandalcı Sohbet'in öğrendiklerini anlatmasından dört gün sonra, Ulviye Hanım, çok sade ve güzel bir şekilde giyinip kuşanarak Dürdane Hanım'ı ziyarete gitmeye hazırlandı. Ama gitmeden önce kendi kahya kadınını Dürdane Hanım'ın yalısına gönderip o gün hanımların orada bulunup bulunmadıklarını ve Ulviye Hanım'ın kısa süre için ziyarete geleceğini söyletti.
Ah, Sermed'in ne kadar hakkı vardı... Böyle mutlu bir aşkın yanında bütün hayatın anlamı neydi? O halde bu aşkı kaçırmamak, onu sürdürmek için bütün hayat feda olunmaz mıydı? Bir gün bu aşkın öldüğünü, yaralanmış, incinmiş, düşman eden derin bir gücenmeyle ruhunda girdaplar açtığını görmemek mutlaka gerekliydi. Sonsuza kadar, sonsuza kadar mutlu olmak için bu gerekliydi.
GÛLNİHAL: _ Sevdiğin beyin başı için sus! Bey'i bulodar gururuna dokunacağını bile medim. Nişanı ben sana kabul ettirdim onun da senin de telef olmanıza ben sebep olacağım. Düşündükçe vücudumun her zerresi bir kıvılcım kesiliyor. Biraz bana fırsat ver, biraz aklım başıma gelsin. Ben vallahi Bey'ini o köpeğe yedirmem. Şimdi giderim vururum. Zehirlerim. Konağı yakarım. Ne yaparsam yaparım. Yarın inşallah sizi kurtarırım... Gel! Rıdvan kapıyı çalıyor. Çabuk ol, bizi burada görürlerse Bey'i beş dakika ya-şatazl
Bir akıl sahibine sormuşlar ki, oğlun için ne miras bırakabileceksin? Cevap vermiş ki, "Her işte kendisini başarılı edecek bir terbiye ve kudret bırakacağım." Buna "Parasız insanda hiçbir kuvvet ve kudret bulunmaz" diye itiraz etmişler. Akıl sahibi bu itiraza da "Mevcut para tükenip kaybolur. Çalışmanın meyvesi tükenip kaybolmaz. İş odur ki, insan çalışmasından meyve alacak kadar terbiye ve talim görsün" demiş.
Gecenin ilk karanlığı doğu ufkunu kaplar kaplamaz durgunluk ve sükunet denilen iki bekçi damarlara ve sinirlere hakim olur. Bir süre evlerin camlarını al ve altın sarısı renkte ziyaların oluşturduğu hüzünlü akislerle kaplayan gurup, gittikçe sönüp hüzünlü seyircileri olan gözlerdeki sihrini kaybedince, telaşla ve çığlık çığlığa kanat çırpan gece kuşları çevrede uçuşmaya başlar.
Hikayemiz gibi hikayelerin sonunda açılan ümit kapıları, yazarların sanat- larıyla ortaya çıkar. Kendi maceraları-nıhikayelere uygulamaya kalkışanlar böyle ümitlere önem verirlerse, Daniş Çelebi'yi ayniyle taklit etmiş olmaktan başka birşey yapmış sayılmazlar.
AKİF BEY - Anlaşıldı. Biz Sinop'ta düşmana teslim etmeyelim diye gemiyi yakmıştık ya, herkes bizi şehid oldu zannetmişler. Bunlar da duymuşlar. Şimdi yanlarına geldik, ölü görmüş gibi gönüllerine bir hüzün, bir dehşet çöktü. Gelin, gelin şuraya oturalım da Sinop'tan nasıl kurtuldum, herkesin ölü sandığı Akif nasıl karşınızda duruyor da hepinizle konuşuyor, size anlatayım.
Toplam 50 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2