Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Toplam 51 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Eserleriyle dünya edebiyatında en fazla tanınan yazarlardan olan Cengiz Aytmatov, bu kısa hikâyesinde her zamanki berrak ve sade üslûbunu bu defa tabiat tasvirleri için kullanmıştır. Onun eserlerini okurken, tasvir ettiği yerlere ayak basmış, o yerleri karış karış gezmiş gibi hissedersiniz. Deve Gözü isimli bu hikâye de işte o eserlerden biridir. Aytmatov'un halk ile aydınlar arasındaki çatışmaya da yer verdiği bu hikâyesi, kısalığına rağmen okuyucuda iz bırakır. Bunda hikâyenin muhtevası kadar Aytmatov'un
Yazarın ilk eserim dediği "Akümülatörlü Radyo adlı tiyatro oyununun romana dönüşmüş halidir. "Altın çağında, gençliğinde çektiği yoklukların bir toplum düşmanlığına dönüşmesini önleyen, ama iyi niyetlerinin tepkilerini sertlikten kurtaramayan Doktor Rıza... Onun ölümle karşı karşıya getirip hayata yeniden kazandırdığı genç kız: tek umudun ayakta tuttuğu Şükriye... Mutluluğun bir ameleliği olduğunu kavrayamayan Hürrem ile Murat! Kalbi sevgi ile dolu ama bütün sevgilerin ve sorumlulukların kaçağı, yenik Hüsey
Esirlikten kurtulan ama hürriyetin tadına varamayan Cengiz Dağcı'yı anlatır."Yurdunu kaybeden adam için hürriyetin bile bir manası kalmadığını şimdi anlıyorum. İçinde doğduğum, gülüp oynadığım yerlerde benim dilim konuşulmuyor artık. Bir zamanlar, o topraklarda dilimi konuşan insanların ne olduklarını da bilmiyorum. Son fırtına, ağacı devirdi. Bizler, uçurduğu birkaç yaprak, boşlukta yolunu şaşırmış, ümitsiz ve şaşkın, meçhul bir geleceğe doğru, yalpa vurup duruyoruz.
Tükendi
Aytmatov'a ilk büyük şöhretini kazandıran Cemile, bir çoklarınca en güzel aşk hikâyesi olarak değerlendirilmiştir. Gerçekten de Cemile, aşk ve tabiatın çocuk dikkat ve masumiyetiyle sunulduğu şahâne bir duygu tablosudur. Ayrıca töre ve çevre şartlarının insan unsurlarıyla ilişkileri açısından da olağanüstü bir hikâyedir. "İşte şimdi burada, Villon'un, Hugo'nun, Baudelaire'nin Paris'inde, kralların ve devrimlerin Paris'inde, ressamların yüzyıllık Paris'i olmakla övünen her taşı ya bir tarihi, ya bir efsaney
Özellikle yetmişli yıllarımıza kirli bir hava gibi yayılan anarşinin otopsisidir. Boşa giden gençliklerin hikâyesi memleket olarak içine düşürüldüğümüz kaosla paralel bir şekilde ele alınmaktadır. İnsana ve toplum hayatına kurulan tuzakları açıklayan, sorumluluklarımızı, görevlerimizi, hassasiyetlerimizi savsaklayan yanıltıcı demagojiler teşhir edilmektedir. Silkinip uyanması gerekenlerin, kişiliğini bulmak isteyenlerin mutlaka okuması gereken bir eserdir. Tarık Buğra, "Gençliğim Eyvah" için en önemli eseri
"Evet, onlar da insandır! Pavlenko'lar, İvan'lar, Kostyürk'ler, Vasil Dimitroviç'ler, Stepan'lar, belki bunu gülünç görecekler; ama nasıl görürlerse görsünler, ben eserimiz tekrar sakin bir dua ile bitirmek istiyorum. Romanımı kapatırken: "Tanrım!" diyorum. "Onlar da insan!" Acı onlara! Kendileri gibi, başkalarının da insan olduklarına inandır onları!" Ötekiler, o hayvan gibi sürülüp götürülenler... Onlar da insandı."
1971 TRT Roman Başarı Ödülü sahibidir. "Güçlü, hırslı bir at kişnemesi ovanın dört bir yönüne dağıldı. Dağınık düzen otlayan sekiz on at başlarını kaldırdılar ve kulaklarını diktiler. (...) İçlerinde güçlü kuvvetlileri vardı. Kimi kahra uğramış zavallı, kimi yılkının alışığı..." Hesaptan düşülmüş, defterden silinmiş Doru Kısrak'ın yılkıya bırakılma öyküsüdür. Kışın dağda, belde başının çaresine bakacak, çıplak tabiatla savaşacak, ömrü olur da bahara yılkıdan sağ dönerse, o zaman ona bir iş düşünülecektir. H
Peyami Safa`nın bu romanında, başlarında başka türlü yaşamak tutkusuyla evinden kaçan Meliha, hesaba katmadığı, hatta hayal bile edemediği bazı olayları yaşamak zorunda kalır ve tutkusunun bedelini, hemen bütün değerlerini kaybederek ağır bir şekilde öder. Bir Akşamdı romanının olay örgüsü, ondaki yükseliş ve düşüşe paralel olarak şekil ve anlam kazanır.
Ünlü yazar Aytmatov`un bu son romanı, aslında "Gün Olur Asra Bedel` adlı romanın içinde yer alması gereken ve onu tamamlayan uzunca bir bölümdür. Fakat, on yıl kadar önce kaleme alınan o eserde, KGB`yi en çarpıcı örneklerle en ağır bir şekilde suçlayan bu bölüme izin verilmemiş, ya da Aytmatov bunu, "Dişi Kurdun Rüyaları"adlı daha sindirici romanını yazdıktan, bugünkü ortama ulaşıldıktan sonra ayrı bir roman halinde yayınlama fırsatını beklemiştir. Bugün heykelleri yıkılmakta olan Dzerjinski`nin kurduğu KGB
Bu kitap, yüz yılımızın önde gelen yazarlarından Cengiz Aytmatov'un büyük yankılar uyandıran son romanıdır. Aytmatov bu romanında iyi-kötü, ilahî adalet ve kader gibi çetin konuları sorgulamaktadır. İnsanın bu ezelî ve ebedî soruları, bir papaz okulu öğrencisinin düşüncelerinde, esrar kaçakçılarının, Kırgız çobanlarının ve kurtların hayat hikâyelerinde irdelenmektedir. İlahî kudretin varlığını sürekli vurgulayan, ama sorumluluğu insanda ve insanların ortak sorumluluğunda arayan çok çarpıcı bir olaylar örgü
Hiç kimse bir Şimşek aydınlığı gördükçe Pervin`in niçin haykırdığını, niçin saçını başını yolduğunu, kendini yerlere attığını, niçin kafasını taşlara vurduğunu, niçin tepindiğini anlamıyor, çünkü bu anda hastanın gözleri önüne gelen manzarayı bilmiyor, bu onlar için ebedî meçhûldür, bunu yalnız biz [YANİ BU ROMANI OKUYANLAR], bu hâileyi en yakından, bu hâileyi içinden seyredenler, bunu yalnız biz [YANİ BU ROMANI OKUYANLAR] biliyoruz.
Bu piyesi, soylu Macar milletinin 1956 yılında hürriyet ve bağımsızlığını geri almak için giriştiği destanlık savaşta vahşice, gaddarca, kalleşce öldürülen kadın, erkek, genç, ihtiyar, üniversiteli, işçi, aydın, onbinlerce insanın aziz ve yüksek hâtıralarına sunuyorum. Onlar hürriyete, bağımsızlığa, bir kelime ile mutluluğa en az bizim kadar layıktılar; o gün bugün yaşayanlar kadar..
Tükendi
Bu kitapta, dünya edebiyatının en büyük, en ünlü isimlerinden biri olan Kırgız yazarı Cengiz Aytmatov`un beş güzel hikayesini sunuyoruz: Aşk ve heyecan, gelenekler ve tarih, savaş ve Kırgız Türkünün dramı.. ve ille de vatan toprakları, toprak sevgisi, toprağı verimli kılmak için bütün yoklullara, güçlüklere göğüs gererek çalışan Kırgız gençleri... Hikâyelerden biri olan `Beyaz Yağmur` Aytmatov`un kendini Sovyet Yazarlar Birliği`ne kabul ettirmek ve eserlerini yayınlatmak için mücadele verdiği yıllarda, diğe
Tükendi
"Tapduk, eşikte ayağına takılanın kim olduğunu sorunca Ana Bacı'dan "Yunus... cevabını almış; Tapduk Emre "Bizim Yunus mu? dediği zaman sevincinden dünyalar Yunus'un olmuş. Ey büyük Yunus, ey yarınların Yunus'u: Bugün burada çevrendeyiz. Belki günde beş vakit geçtiğin yoldayız. Tapduk'un yerinde sen varsın, senin yerinde biz. Bu toplananların kimler olduğunu merak edip sorarsan elbet biri çıkıp "Ahmet, Mehmet, Ârif... diyecektir. "Bizim Ahmet mi, bizim Mehmet mi? dersen ne mutlu bize! Hele "Bizim Ârif mi? d
Biz, kısık sesleriz minareleri, Sen, ezansız bırakma, Allaah´ım! Ya çağır şurada bal yapanlarını: Ya kovansız bırakma, Allaah´ım! . Yarının yollarında yılları da Ramazansız bırakma, Allaah´ım! Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü, Ya çobansız bırakma, Allaah´ım! Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız Ve vatansız bırakma, Allaah´ım! Müslümanlıkla yoğrulan yurdu Müslümansız bırakma, Allaah´ım!
Tükendi
"Kocaları sürülen, yavrularının karınları düşman süngüleriyle deşilen kadınların talihi! Ak sakallarından tutup sürüklenen ihtiyarların talihi! Cephekerde, bize söven, yüzümüze tüküren düşmanlarımızın menfaatleri için, kanlarını sebil eden gençlerimizin talihi!.. Bu gece rüyama gene Şişkof girecek. Gene beni mezarlara götürüp ölen askerlerin üniformalarını gösterecek. "Sen, sen Sadık Turan, sırtında düşman üniforması Rusya'ya karşı harp ettin" diyecek! Gene soğuk terler döküp sabahı kim bilir nasıl edeceğim
Yazarın yazıldığı zaman büyük yankılar uyandıran üç hikâyesi... "Yıldırım Sesli Manasçı'da insanın evrensel özünü yakaladım, beşerî olanı yakaladım. Her usta yazar, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, bütün insanlar arasında müşterek olan noktayı yakalar ve o noktayı hedef alarak eserlerini kaleme alır." "Yüzyüze'de anlatmaya çalıştığım ana konu devlet otoritesi ve bireyin karşı karşıya gelmesi olgusudur. Bu sadece Sovyetler birliğinde olan bir olgu değildir; bütün savaşlarda devlet ve birey çatışması vardı
Tükendi
Bugüne kadar doğuya, batıya ve kuzeye seferler düzenlemiş ve yeryüzünün büyük bir bölümünü ele geçirmiş cihangir bir kral olarak düşünülen Zülkarneyn, uzaya seyahat etmiş olabilir mi? Zülkarneyn'in birinci seyahatini yaptığı "Solar Apeks"te bir karadelik olma ihtimalinden söz edilebilir mi? Zülkarneyn âyetleri ışığında kıyametimizin nasıl kopacağını anlıyoruz. Zülkarneyn'in ikinci seyahatini yaptığı "Solar Antapeks" yönünde akıllı canlıların yaşadığı sistem, Alfa Centauri olabilirmi? Kur'an, kıyamete
Bu kitap, yüzyılımızın başlarındaki Türk toplumundan canlı kesitler sunmaktadır. Kahramanları esnaf, meczup, yarıcı yahut dul kadın gib, aklınıza gelebilecek her türden ve sıradan insanlardır. Hiç de öyle, saygıdeğer, çarşıdan geçerken, ayağa kalkılan şahsiyetlerden değildirler. Ancak, bu sıradan, hatta biraz çarpık tipler anlatılırken, öylesine sağlam ve sıcak bir insani ilişkiler ağı çizilir ki, o zayıf kişilikler, yaşanan acılar ve yoksulluklar, müthiş bir güzelliğin içindeki sevimli detaylar gibi kalır.
Mütefekkir romancı bu eserde insan ruhunun derinliklerine büyük zekasının ışığını tutmaktadır. romanda asil bir ruhun insanın anlaşılmazlığı karşısındaki bunalımları, ikiyüzlülüğe ve bayağılıklara karşı isyanı verilmektedir. Harb yıllarının ahlâkı ve içtimâi hayanı verilmektedir. Harb yıllarının ahlâkı ve içtimâî hayatı perişan eden havası iinde dürüstlüğün ve ülkücülüğün savunması yapılmakta, kozmopolitliğe karşı milliyetçilik, materyalizme karşı maneviyatçılık bayraklaştırılmaktadır.
Toplam 51 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2