Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Toplam 51 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Çanakkale Mahşeri; "cihânın yedi iklîminden" Türk'ün aziz topraklarına "kaynayan bir kum gibi" sökün edip gelmiş, Türk'ü tarihten ve hatta beşeriyet hafızasından söküp atmaya ahdetmiş düşman karşısında, Türk'ün "göğsündeki kat kat îmanla" ve kanının her damlasıyla verdiği cevabın destanıdır. Çanakkale Mahşeri; asırlardır Anadolu coğrafyasında çalınan mayanın bozulmayacağının, en sağlam istihkâmın vatanını nâmûs bilenlerin pâk yürekleri olduğunun, "rükû" haricinde cihâna nizam vermiş başların asla eğilmeyece
“Dilediğin yüzü seç!” deselerdi ne daha güzelini arardım, ne daha beyazını!... onu alıkor, ötekileri bırakırdım. Benim yüzüm güzel bir yüz değildir; fakat yüzler içinde bana en çok yakışanı, odur…ve aynalar için değil, benim içindir!
Ömer Seyfeddin edebî zevk sahibi olmak ve hikâyemizi anlamak isteyenlerin öncelikle okumaları gereken yazardır. Hikâyeleriyle yaşadığı dönemin siyasi ve fikrîi hayatında olduğu kadar modern Türk Hikâyeciliğinde de çığır açmıştır. Yayınevimiz Milli Eğitim Bakanlığının ilk ve orta öğretim seviyesindeki öğrencilere tavsiye ettiği bu eser için Ömer Seyfettin Hikâyelerinden bir demet sunar. Seçmeyi edebî türlerimiz hakkında yaptığı hatırşinas ve zevkli derlemelerle temayüz eden N. Ziya Bakırcıoğlu yaptı. Okumayı
Şehitler tepesi boş değil, Biri var, bekliyor... Ve bir göğüs nefes almak için Rüzgâr bekliyor. Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye, Yattığı toprak belli, Tuttuğu bayrak belli. Kim demiş Meçhul Asker diye? Destânını yapmış, kasîdeye kanmış... Bir el ki ahretten uzanmış, Edeple gelip birer birer Öpsün diye fâniler.
Türk fikir ve sanat hayatında, dostluğu ve desteğine muhtaç olunan, aranan, ama kalem kavgalarında en çok çekinilen kişi olduğu muhakkaktır. Birçok sanat ve fikir adamını o takdim etmiş, bazılarını da kalemiyle perişan etmiştir. İşte bu ciltte O` nun Türk fikir ve sanat hayatının meşhurları hakkında yazdıklarını topladık. Yabancı mütefekkir ve sanatçılardan bazıları hakkında yazdıklarını da aldık. Edebi hatırat olarak büyük bir değeri olduğuna inandığımız eseri zevkle okuyacağınızdan eminiz.
Aslında `Cumbadan Rumbaya` Server Bedi` den daha ziyade, Peyami Safa` ya yakışan bir eserdir. Server Bedi` yi şüphesiz çok sevindrir ama, Peyami Safa` yı da hiç utandırmaz. Bu sebeple biz aziz Üstad` ın ruhaniyetinden af dileyerek, sağlığında `Server Bedi` imzasiyle yayınladığı bu eseri, `Peyami Safa` adıyla neşrediyoruz...
Cengiz Dağcı, O Topraklar Bizimdi romanında bizleri yine mahzun Türk ülkesi Kırım'a götürüyor. Bu kez başkent Akmescit'in Çukurca köyüne... Onlar da İnsandı romanından tanıdığımız Çilingir?in oğlu Selim, Kızıltaş sürgününden kurtulduktan sonra Akmescit?te Rus eğitimi almış ve Çukurca köyüne Kolhoz reisi olarak dönmüştür. Toprağına can-ı gönülden bağlı Kırımlı köylüler Rus devletinin baskısından ve Kolhoz teşkilâtından öyle bezmişlerdir ki artık vatanlarından sürgün edilmemek ve hayatta kalabilmek adına sade
... Aydınlarımızı, idarecilerimizi ve bütün akıl sahiplerini düşünmeye sevkeden konuları içine almaktadır. Politik şarlatanlıklara karşı gerçekleri ve bağımsız kafayı savunan; kısacası şahsiyetli insanlara yakışan bir tavır ve uslupla millet ve memleket meselerine bakmayı gündeme getiren bu makalelerin, okuyanlara çok şey ifade edeceği inancındayız. (Arka Kapak)
Tükendi
Şehrin ileri gelenlerinin evlerinde belli günlerde kendince kabullerin yapıldığı evden nispeten bağımsız bir niteliğe sahip odaların ortak adıdır selamlık... Dedesi selamlığında haftanın neredeyse her akşamı Antep'in ileri gelenlerini ağırlayan yazar, orada yapılan sohbetler vasıtasıyla Osmanlı'dan Cumhuriyete geçilen yılların nabzını tutuyor. Osmanlı'nın son dönemine bütün acıklılığıyla şahit oluyor. Fransızların işgalini ve direnişin teşkilatlanmasını yaşıyor. Ardı ardına yaşanan savaşlarda öğütülen insan
Evet; dilsizler korusu gibi, sağırlar konseri gibi körler poligonu Dünya için bulunmuş adların en güzeli olabilecek kuvvette bir ad ki tekrar edilmeye değer: Körler poligonu. Körler nişan alıyor; körler atıyor, körler vuruyor. Atın körler, atın Kafaya mı gelir, göze mi gelir; göbeğe mi, yüreğe mi gelir; imana mı, ahlâka mı; geleneğe mi; nereye gelirse gelsin, atın! Attıklarınız nişanı bulsun bulmasın, hedefsiz kalmayacaktır. Kabza kavrayın, tetik düşürün. Yalandan başlayarak sahiden devam edin Yere çevirin,
Bu ciltte, Peyami Safa` nın sanat, edebiyat, tenkit konularında yazdıklarından yeni ibr demet sunuyoruz. Türk Romanına düşünceyi getiren mütefekkir sanatçı, bu yazılarıyla da edebiyatımızı değer kargaşalığından korumaya çalışmış ve seviye kazandırmıştır.
Toplam 51 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3