Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Toplam 36 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
"Kurtlukta düşeni yemek kanundur" korkusunu her an enselerinde hissederek yaşayan köşeye kıstırılmış, kendileriyle ve geçmişleriyle, içinde bulundukları zamanla hesaplaşan insanları anlatıyor Kemal Tahir, Kurt Kanunu?nda. Cumhuriyetin en bunalımlı dönemlerinden biri olarak değerlendirilen "İzmir Suikasti" olayına karışan ve karıştırılanların dramı olarak da okunabilecek roman, İttihatçılar arasındaki iktidar kavgasını ve tasfiye sürecini de acımasız bir yalınlıkla ve özeleştiriyle ortaya koyuyor. Esir Şehi
Mevlânâ Celaleddin Rumî (1207-1273): Yapıtlarının bütünü düşünüldüğünde yalnız 13. yüzyılın en büyük tasavvuf şairlerinden biri değil, dünya şiirinin de en önemli adlarındandır. T. İş Bankası Kültür Yayınları, içinde bulunduğumuz 2007 yılında, doğumunun 800. yılı UNESCOnun girişimiyle bütün dünyada "Mevlânâ Yılı" olarak kutlanacak şairin 107 rubaisini Hasan Âli Yücelin çevirileriyle kendi dizisinde okura sunuyor. Hasan Âli Yücel (1897- 1961); Klasiklerden Köy Enstitülerine,1938 sonundan 1946 Ağustosuna dek
Hani, ilk gün otomobilin kapı tarafına büzülerek, dimdik, acemi ve ürkek, yarı ayakta duran Ayşen nerede? İsterseniz Ayşe olurum, diyen, gözleri dolan, Düzceli kız gitmiş, yerine bu gelmiş. Bu? Rüştüyü, Faruk Senaiyi, Mister Thoması, milyonerleri emir kulu vaziyetine sokan şu durgun, duygusuz fettan Bugünün Saraylısı, kendi halinde ve orta yaşını geçmiş olan Ata Efendinin Gedikpaşadaki mütevazı evine, ilk defa göreceği yeğeninin gelmesiyle başlayan, saklı bir aşkın hikâyesini anlatıyor. Refik Halid Karay,
Yazarın, farklı kapak tasarımıyla daha önce yayımlanan diğer romanları gibi bu eser de ilk baskısı veya tefrikasından yararlanılarak yayına hazırlanmıştır. Okurun dönemin dilini ve Güntekin´in üslubunu anlayabilmesi açısından, editoryal müdahale yapılmayıp sadece baskı hataları düzeltilmiş ve gerekli dipnotlar eklenmiştir.
Türk eğitim tarihinin en orijinal girişimlerinden biri olan Köy Enstitüleri, üzerinde konuşulması ve yazılması tabu sayılan konulardan biridir bir bakıma. Kemal Tahir, Bozkırdaki Çekirdekte, diğer romanlarında da yaptığı gibi bu tabuyu yıkmaya çalışarak Türk toplumunun Osmanlıdan Cumhuriyete uzanırken bazı devrimleri yukarıdan aşağıya uygulamak zorunda kalışını gözden geçirir. Nisan 1965te Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilen Bozkırdaki Çekirdek, dünya eğitim tarihinde de reform olarak değerlendirilen Köy
Tükendi
Türk dünyasında, Divanü Lügat-it- Türk ölçüsünde adından çok söz edilen, ama okuru olmayan ikinci bir yapıt bulunmaz. Okunması bir yana, içeriği bile yeterince bilinmez. Bu daha çok yapıtın topluma sunuluş biçiminden kaynaklanır. Çünkü, yapıt günümüz Türk okuru için kullanışsızdır. Bu yüzden, Divan bulunduğu günden bu yana, iki elin on parmağını aşmayan uzmanların yararlandığı bir kaynak olarak kalmıştır. Böylece bu büyük anıt, Türk okuruna yabancı kalmıştır.
(3 Perde) Olayın "ezeldeki mazi ve ebeddeki istikbalde" geçtiği ifade edilen piyes, ana hatlarını eski bir Türk masalından alır. 1940´da yazılan eser, 1947 senesinde açılan bir yarışmada C. H. P sanat mükafatını kazanmıştır. Ancak Juri´nin birincilik kararı, Parti ileri gelenleri tarafından iptâl edilerek piyes yarışma dışı ilân edilmiş ve olaydaki komedi(!) günün gezetelerine aksetmiştir.
Halikarnas Balıkçısı, Turgut Reis´in tarihsel kişiliğini çok severdi. Balıkçı çeyrek yüzyıl yaşadığı Bodrum´un, Sıralovaz Yarımadasının ucundaki, Karabağ köyünde doğan Turgut Reis´in serüvenini romanlaştırırken, aynı zamanda Turgut Reis´in yaşamı çevresinde Osmanlı İmparatorluğu´nun gelişme ve gerileme dönemlerini de gözler önüne sermiştir. Balıkçı´nın engin deniz bilgisi ve şiirsel bir dille kaleme aldığı yapıt, deniz kurdu Turgut Reis´in destanıdır bir bakıma.
Vassaf Bey, Memduh Şevket Esendal´ın en güçlü romanlarından biridir. Gündelik yaşam ilişkilerini eksen alarak, asıl bütünü olağanüstü bir başarıyla yansıtması yanında; hiç kuşkusuz günümüzün canlı, çağdaş Türkçesini yarım yüzyıl önce büyük bir ustalıkla ve en yetkin bir biçimde kullanması bakımından da büyük önem taşımaktadır.
1903 senesi sonbaharında ve yağmurlu bir gecede Aydın´ın Nazilli kazasına yakın Kuyucak köyünü eşkıyalar bastılar ve bir karı kocayı öldürdüler. Kaza kaymakamı Salahattin Bey, Müddeiumumi ile Doktor´u yanına alarak ertesi günü tahkikata bizzat gitti. Candarma kumandan izinli olduğu için yanlarında bir başçavuş ve üç candarma neferi vardı.
Tükendi
Daha mermeri tutup yere yatırmadan/ arkasındaki boşlukta çuvala benzer bir şey görmüştüm. Yeniden gözlerim karardı, kalbim duracak gibi oldu. Yere düşmek üzereydim. Neyse ki son anda kendimi toparlamayı başardım. Bu, kenevirden büyük bir çuvaldı. Belli ki içi ağzına kadar dolu idi. El fenerini yanık durumda yere bırakıp Elimi çuvala uzattım. Ağzı bağlanmış idi. Elimin değişinden içinde altın olduğunu anlıyordum. Hemen ağzındaki ipi kestim, elimi daldırdım. Şıkır şıkır altınlar!
Halikarnas Balıkçısı´nın Ege´den Denize Bırakılmış Bir Çiçek adlı öykü kitabı, daha önce Ege Kıyılarından, Ege´nin Dibi, Gülen Ada, Merhaba Akdeniz, Yaşasın Deniz adlarıyla tanıdığımız kitaplarıyla, önceki kitaplarına girmemiş öykülerini biraraya getirmektedir. Buradaki öyküler Balıkçı´nın söylediği gibi, ´...o cennet ellerin, dağ otlarının, kıyılarının, vahşi kayalarının, yıkıntılarının ve açık denizlerin ürünüdür.´
Dîvân-ı Kebîr, dış ve iç dünyalardaki bu yolculukların yıllar içinde vezinli sözlere, oradan da yazıya dökülmesiyle ortaya çıkan ve yedi yüzyılı aşkındır hayranlıkla okunan bir başyapıt… Farsça Edebiyat uzmanı Hidayet Rıza´nın deyişiyle benzeri olmayan, "vect ve aşk ile yazılmış, insanı vecde getiren" şiirlerden oluşan Dîvân-ı Kebîr, UNESCO Mevlânâ Yılı´nda, Abdülbâki Gölpınarlı´nın 35.945 beyitlik çevirisi ve ufuk açıcı açılama notlarıyla yeniden okuyucusuyla buluşuyor. (Tanıtım bülteninden)
Tükendi
Dîvân-ı Kebîr, dış ve iç dünyalardaki bu yolculukların yıllar içinde vezinli sözlere, oradan da yazıya dökülmesiyle ortaya çıkan ve yedi yüzyılı aşkındır hayranlıkla okunan bir başyapıt… Farsça Edebiyat uzmanı Hidayet Rıza´nın deyişiyle benzeri olmayan, "vect ve aşk ile yazılmış, insanı vecde getiren" şiirlerden oluşan Dîvân-ı Kebîr, UNESCO Mevlânâ Yılı´nda, Abdülbâki Gölpınarlı´nın 35.945 beyitlik çevirisi ve ufuk açıcı açılama notlarıyla yeniden okuyucusuyla buluşuyor. (Tanıtım bülteninden)
Tükendi
Halikarnas Balıkçısı, Mavi Sürgün için demişti ki: ´Karakolda ona, İstiklal Mahkemesi’ne gideceksin denir. Niçin İstiklal Mahkemesi’ne gittiğini bilmez. İki jandarma ile, kelepçeli olarak İstiklal Mahkemesi’ne sürüklenir. Mahkemenin bulduğu bir suç vardır. Sonunda cezasının idam olacağı anlaşılır. Sabırlık ve tarlakuşu eller, göğüste kavuşturulmuş, idamı bekler. Sürgün edileceksin, denilir. Sürgün yeri Bodrum, bir muammadır, bir karanlıktır. Ama işte apansız karanlık kalmaz. Bu Mavi Sürgün yazısı, bu işin n
Muzaffer İzgü´nün, ´yaşamöyküsü´nü anlattığı Zıkkımın Kökü, aynı adla sinemaya uyarlandı. Memduh Ün ile Macit Koper´in senaryolaştırdığı, yönetmenliğini Memduh Ün´ün yaptığı; Menderes Samancılar, Meriç Başaran, Günay Girik, Elif İnci, Sırrı Elitaş ve Emre Akyıldız´ın rol aldığı Zıkkımın Kökü filmi, Hindistan Udaipur Film Festivali´nde Altın Film, Tokyo Film Festivali´nde Asya´nın En İyileri, İspanya´da En İyi Yönetmen ödüllerine değer görülürken; Adana´da Altın Koza´da beş ödül birden, Kültür Bakanlığı Ödül
... Ege´nin yedi renkli denizlerini, cennet köşelerini, güzellikleri çirkinlikleriyle, sevinçleri korkularıyla, arayışları beklentileriyle insanlarını, zaman zaman tarih süzgecinden de geçirerek kaleme alan Halikarnas Balıkçısı´nın "Parmak Damgası"nda yine birbirinden güzel öyküler yer alıyor. (Arka Kapak)
Balıkçılar, sünger avcıları, dalgıçlar, gemiciler... Halikarnas Balıkçısı´nın hikâye ve romanlarıyla gelen bu tipler, sadece edebiyata ilk kez geldikleri için ilginç değillerdir. Balıkçı, denize bağlı olarak, güzelliği, özgürlüğü, başkaldırıyı, insanoğlunun geçmişteki ve gelecekteki arayışlarını, kayıplarını, bunalımlarını, korkularını, ışığı kırar gibi kendiliğinden alabildiğine etkin bir anlatımla ortaya koyarak, çağdaş insancıl bakışla eski uygarlıklar arasındaki bağları göstermiştir.
Bilgi Yayınları, Türk edebiyatında yeterince yönelinmediğini düşündüğü gençlere dönük üretimini sürdürüyor. Gençlik Romanı dizimizin ikinci kitabı olan İçimde Çiçekler Açınca, Muzaffer İzgü´nün usta kaleminden, siz gençlere bir armağan. Yaşamınızdan mutlaka bir parça bulacağınız, soluk soluğa okuyacağınız bir sevda romanı. Elinizden bırakamayacaksınız; çünkü sizi anlatıyor.
Anadolu´nun Sesi, uygarlık tarihine yansız ve bilinçli bir yaklaşım sergileyen önemli bir yapıt. Halikarnas Balıkçısı, ´Anadolulu düşünürler Patayonyalı da olsalardı, kendileri hakkında yazılanlar, yine burada yazılanlar olacaktı,´ diyor ve Anadolu kültürünün, aslında tüm uygarlık kültürünün temeli olduğunu vurguluyor.
Toplam 36 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1