Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Toplam 959 kayıt bulunmuştur Gösterilen 260-280 / Aktif Sayfa : 14
MEB müfredatına uygun ve kolay okunabilen Popüler Tarih Seti, en eski zamanlardan bugüne uzanan tarihimizi anlatıyor. Çalışma, İslamiyet öncesi Türklerin tarihinden başlayıp, ilk İslam devletlerine uzanan süreçle devam ediyor. Osmanlı ve Selçuklu tarihini de teferruatlı bir şekilde ele alan seri, aynı zamanda bu devletlerin kültürel ve sosyo-ekonomik durumu hakkında da teferruatlı bilgilere yer veriyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarına kadarki süreci takip eden Popüler Tarih serisi kazanımları ve
Türkiye Avrupa´ya ilk defa yanaşmıyor. Türkiye Avrupa ile ilk defa bir macera yaşamıyor. Türkiye´nin dokuz yüz yıllık tarihi Avrupa ile beraberdir; bunu kimse unutmasın. Bugün, Türkiye´de Avrupa Birliği denen iktisadî ve siyasî oluşumun kültürel boyutu çok az tartışılmaktadır. Kültür bir hayat tarzını ve geçmiş kuşakların mirasını ifade ettiğine göre, Avrupa ve Türkiye bir uyum içinde midir? Tarihsel geçmiş, hal ve gelecek açısından bu uyum sorununun tartışılması şarttır. Oysa toplumumuzda hem idare edenl
Tükendi
"Ben, sözünü edeceğim olayları tarihtir diye anlatmayacağım. Bu, gelecek nesillerin işidir. Benim yazdıklarım tarih gerçeklerini aydınlatacak bir kaynak olursa ne mutlu bana." Çok genç yaşta Atatürk´ün silah ve mücadele arkadaşı, vefatına kadar da onun en güvendiği dostlarından, sırdaşlarından olan Kılıç Ali, kendi gözünden ve kendi yaşadıklarından, tanıklık ettiği olaylardan yola çıkarak Kurtuluş Savaşı ve sonrasını anlatıyor... Oğlu Altemur Kılıç´ın gün ışığına çıkardığı belge ve anıları, gazeteci-araştı
Has-Bağçede 'Ayş u Tarab: Nedîmler, Şâîrler, Mutrîbler Osmanlı sarayında padişahların has-bağçede geçirdiği hoş vakitleri ve bu âdetin İslam öncesi İran imparatorluğundan Emevî, Abbasî ve Timurî saraylarına uzanan köklü geleneğini, o dönemlerde yazılmış değerli kaynaklardan derleyerek sunan bir çalışma. Padişah işret meclisi adıyla anılan bu eğlencelere yakın adamları olan nedimlerle birlikte katılır; şiir, musikî, ve raks sanatlarının en seçkin örnekleri eşliğinde eğlenirdi. Bu meclisler, hükümdarın ve imp
İlkçağ insanlığın sınıfsız toplumdan sınıflı toplum dönemine geçtikten sonraki ilk ve en uzun çağı. Binlerce yılı kapsıyor. Aslında dayanılmaz acılarla dolu bir çağ; sınıflı toplumların en korkunç biçimi, kölelik var çünkü. Henüz bütün insanların insan olarak da tanınmadığı yüzyıllar. Ama insanoğlu, yazı da içinde olmak üzere, edebiyattan sanata, bilimden felsefeye değin, aklın ve beynin ilk büyük fetihlerini de bu çağda yapmış: Önlerinde bugün de hayranlık duyup saygıyla eğildiğimiz fetihler bunlar. İlkça
Baş aktörlerinin gözünden yakın tarihimizin en çalkantılı yılları: İttihat ve Terakki II. Meşrutiyet'le iktidara yürüyüşe başlamış; Talât Paşa, Enver ve Cemal Paşalarla birlikte devletin kaderini belirleyecek konumlara yükselmiştir... Ardından büyük kırılma noktaları gelir: Almanlarla ittifak... Yavuz ve Midilli olayıyla Birinci Dünya Savaşı'na giriş... Farklı cephelerde yaşanan yenilgiler... Talât Paşa anılarını, Mondros Mütarekesi'nin ardından yerleştiği Berlin'de, hem iktidarda yaptıklarını anlatmak iç
Yahudi tarihinin, daha çok da bu tarihin antik Yahudi merkezlerinin yıkılmasıy¬la yeni Yahudi devletinin kurulması arasındaki önemli bölümü¬nün tarihi, İslam ya da Hristiyanlığın hüküm sürdüğü topraklar¬da gerçekleşmiştir. Bu zaman diliminde Yahudilerin her zaman rahat bir yaşam sür¬dürdükleri söylenemez. Küçümsenmiş ya da nefretle karşılan¬mış veya baskı ya da kıyıma uğramışlar, ancak hiçbir zaman görmezden gelinmemişlerdir. ... Ancak Hristiyanlıktan farklı olarak İslam, kendi inancından olmayan diğer tek
Tükendi
Osmanlı tarihçiliğinde özellikle Mısır ve Yemen konusundaki çalışmalarıyla tanınan Prof. Jane Hathaway, Osmanlı Hâkimiyetinde Arap Toprakları 'nın üç yüz yılını (1516-1800) anlattığı bu mükemmel sentez eserinde şu önemli saptamayı dile getiriyor: ?Osmanlı tarihi ve kurumlarını anlamadan, 1516 ve Birinci Dünya Savaşı arasındaki Arap toprakları tarihini anlayamayacağımızı bugün eskisinden çok daha açık bir şekilde görüyoruz. (...) Dört yüzyıl, ?işgal' diye etiketlenemeyecek kadar uzun bir dönemdir." Hathaway,
Herkesin hayatı, mükemmel bir tarih parçasıdır. Hele çocukların ibret alacağı güzel bir kitaptır. Şahsının ehemmiyetine göre böyle bir kitap bütün vatan evlatlarının da istifade edebileceği hakiki bir rehber olabilir. Ne idik, ne olduk? Mutlak bilinmelidir. Bu dünyada herkesin hayatı, kendi hatırasında bir resimli kitaptır. Eğer bunu yazmazsa, kendisiyle beraber silinip gidecektir. Kalacak üç-beş mühim hatıra da, yakınları tarafından mahiyeti değiştirilmiş, birer masal olacak, kimseye faydası değil, belki
Osmanlı Devleti´ni imparatorluğa dönüştüren Fatih Sultan Mehmed´in (1451-1481) seferlerini, fetihlerini birinci derece bir tanığın kaleminden anlatan ve dünyada tek bir yazma nüshası bulunan Fetihnâme, ilk kez ünlü tarihçi Franz Babinger tarafından 1955´te tıpkıbasım olarak yayımlanmıştı. Fatih Sultan Mehmed´in istanbul´u merkez alarak doğudan batya, kuzeyden güneye otuz yıl boyunca aralıksız süren seferleri, Kıvâmî´nin Fetihnâme´sinde manzum ve mensur biçimde kaleme getirilmiştir. Dolayısıyla yer yer dest
Maximilien Robespierre (1758-1794), kimilerine göre dünyayı altüst eden ve etkilerini günümüzde bile hissettiren 1789 Fransız Devrimi'nin haşin ama haklı devrimcisi, kimilerine göre kana susamış bir katil ve diktatördür. Elinizdeki biyografiye göreyse sarsılmaz adalet duygusu, etkileyici hitabeti ve çelik iradesi sayesinde, şiddetle yıkan ve şiddetle kuran Fransız Devrimi içinde kendine yer bulmuş bir taşra avukatıdır. 1789'un devrimcileri, bütün o çalkantılı yıllar içinde halk egemenliği, anayasal devlet,
Ey Türk gençliği! Birinci görevin, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini sonsuza kadar korumak ve savunmaktır. Zorla ve aldatmacayla sevgili vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve ülkenin her köşesi fiili olarak ele geçirilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve daha korkunç olmak üzere, ülkenin içinde iktidara sahip olanlar aymazlık ve sapkınlık ve hatta hainlik içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, kişisel çıkarlarını istila
Bu kitap coğrafyacıların, tarihçilerin ve bilim tarihçilerinin, coğrafi düşüncenin önemini ve mekânın, terim nasıl kullanılırsa kullanılsın, devrimlerin doğasının algılanma biçiminde yaptığı değişiklikler konusundaki görüşlerini bir araya getirme çabasıdır. Livingstone ve Withersın editörlüğünde hazırlanan Coğrafya ve Devrimde bir araya getirilen makaleler şimdiye kadar yeterince vurgulanmamış bir konuyu, bilimsel, teknik ve siyasal devrimler ile coğrafya arasındaki karşılıklı ilişkiyi cesaretle ele alıyor
Bir taştaki yazıyı nasıl okursun? Numizmatik meseleleri nasıl değerlendirirsin? Bir kâğıdı eline aldığın zaman paleografik ve diplomatik yönden nasıl bakarsın? Tarihlendirmeyi nasıl koyarsın? Bu ilimdir. Bu bakımdan da tarih ilmi, diğer sosyal bilimlerin içindedir; hattâ doğa bilimleri gibi pekinliği, kesinliği olan bir ilimdir. () Fakat tarihçilik bu kadar değildir. Ondan sonra bir spekülasyon safhası vardır ki, bu sanatçılıktır. Belirgin bir şekilde, abartma ve yalana sapmadan yorumlama meselesidir. Dola
Tükendi
Savaş meydanlarında hiç yenilmedi; dünyanın en büyük fatihlerinden biri olarak hedeflediği hiçbir toprağı elinden kaçırmadı; kendisine direnenlere gazabını sunarken yoldaşlarına hep merhametini sundu... Sadece savaşı düşünen kana susamış biri olmadığını topraklarındaki büyük şehirlerdeki imar çalışmalarıyla ve ele geçirdiği toprakların tüm zanaatkârlarını ve sanatkârlarını kollayarak gösterdi... Orta Asya bozkırlarından Hindistan ormanlarına ve Anadolu yaylalarına ve Sibirya steplerine yayılan büyük bir imp
Tükendi
OYUN YENİ BAŞTAN BAŞLIYOR... TARİH YENİDEN YAZILIYOR... KURTLARLA DANS DEVAM EDİYOR... Abdülhamid'siz bir yüz yıl yaşadık. Onun yokluğunda bir imparatorluğun un ufak oluşuna ve o enkazın içinden 'küçük Osmanlı' diyebileceğimiz Misak-ı Milli fikrinin doğuşuna tanık olduk. Şimdi toparlanıyoruz ve yeniden küresel bir aktör olma yolundayız. Artık ufuklara bakarken kendimizden daha eminiz. Bu açılımlar döneminde bir tarih açılımı, dolayısıyla Abdülhamid açılımı kaçınılmaz. Mustafa Armağan Abdülhamid'in Kurtla
Tükendi
Ervand Abrahamian, esas olarak, 20. yüzyıl İranının siyasal tarihine odaklanıyor: Kaçarlar döneminden Rıza Şaha, Musaddıktan darbelere, CIA ve MI6 komplolarına, en sonunda da Humeyniye, İslam Devrimine ve İslam Cumhuriyetine kadar uzanan süreci, bugüne bağlanan neden-sonuç ilişkileri içinde gözler önüne seriyor. Üstelik bunu, ancak konuyu çok iyi bilen bir uzmanın sahip olabileceği özlü bir anlatımla, okuyucuyu hiç sıkmadan yapmayı başarıyor
Türkiye'de insanlar dinleri tanımazlar ve merak etmezler. Örneğin, İstanbul'da doğar, yaşar, ölürler, ama bir kilisenin içine girip de, burada pazar âyini nasıl yapılıyor, bunların inancı nedir, duaları nedir, bayram günleri nedir, inançları nasıl açıklanır, diye merak etmezler. Hıristiyanlar da Müslümanlığı tanımazlar. Kısacası, kapalı kompartımanlar halinde yaşayan bir toplumduk ve halen öyle bir toplumuz. Dinin sözü buna rağmen çok ediliyor, eksik bilgilere göre tarih yorumlanıyor. Prof. Dr. İlber Ort
Tükendi
1720´de Paris´e elçi olarak gönderilen Mehmet Çelebi´nin ağzından dönemin Fransası ve Fransızları. Akıcı ve ilginç bir üslupla yazılmış bir seyahatname.
Toplam 959 kayıt bulunmuştur Gösterilen 260-280 / Aktif Sayfa : 14