Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Toplam 665 kayıt bulunmuştur Gösterilen 500-520 / Aktif Sayfa : 26
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran "sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran "sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı
Yazınsal ton, biçem açısından Kerem Işık'ın bir önceki kitabı Toplum Böceği'yle aynı enlem ve boylamda konumlanan Iskalı Karnaval, bütün uçarı havasına karşın ayağını bastığı gerçeklikle bağını koparmadan kurmacaya sadık kalan, günümüz insanının trajik sıkışmasını fantastik bir vurguyla kurgulayan öykülerle ironik bir karnaval alanı resmediyor. İnsan, yaşarken ıskaladığı bir hayatı gerçekten yaşamış sayabilir mi kendini? Belki de -bu yüzden- "Hayat abartılacak bir şey değil."
Tükendi
"Bir çocuk karanlığa kalmış ve dar sokaklarda yönünü şaşırmışsa orası İstanbul'dur. Eski sevgilisini bulmak için maceraya atılan gencin, siyah tilki kürkünün peşine düşen avcının, fırtınada sürüklenen geminin, dünyayı bir elmas gibi avucuna almak isteyen prensin, boyun eğmemeye yeminli son isyancının, şarkıcılık hayaliyle evden kaçan kızın, para babalarının, hırsızların ve şairlerin vardığı kent İstanbul'dur. Her hikâye burayı anlatır." Pus dağıldıkça çoğalan renkleriyle, surları, kuleleri, kubbeleriyle İst
Dünya edebiyatının başyapıtları İletişim Klasikleri dizisinde! İletişim Yayınları, Murat Belge yönetiminde edebiyat klasikleri yayımlamaya devam ediyor. İletişim Klasikleri dizisinden çıkan kitaplar, edebiyata karşı sorumluluğu okuma zevkiyle buluşturan bir anlayışla hazırlanıyor. Eserler orijinal dillerinden ve tam metin çevirileriyle yayıma hazırlanırken, ana metne eşlik eden ve yetkin isimlerin yazdığı önsöz ve son sözlere yer veriliyor. Ayrıca her kitabın başında, yazarın hayatına ve yaşadığı döneme ışı
Tükendi
İnan Çetin, "harap kalpler"in hikâyelerini gerçek birer hazineye dönüştürüyor. "Ağaç yağmurun, kuş göğün, göç zorlukların anısını taşır, insan ise hikâyelerin." Günümüz edebiyatının kendine özgü isimlerinden İnan Çetin, kara şehirlerde, rüzgârlı tepelerde, uğultulu ormanlarda dolaşıyor; ölüm-yaşam, hayal-gerçek, günah-masumiyet, insan-doğa karşıtlığının temel taşlarına dokunuyor: Mucizelerin efsanelerle harmanlandığı tuhaf coğrafyalarda anılarıyla yaşayan, doğanın ve tarihin işaretlerini kader gibi alınlar
Tükendi
"İnsanın tercih ettiği yaşam tarzını korumasından daha dürüst bir şey var mıdır?" Dünyanın yaşayan en iyi öykücülerinden sayılan Folio Ödüllü George Saunders'tan çarpıcı, tüyleri diken diken edecek öyküler... Türkçede Aralığın Onu adlı kitabıyla tanıdığımız Saunders, İkna Ulusu'nda tüketim toplumunun varacağı uç boyutları ele alıyor. George Orwell, Kurt Vonnegut gibi yazarlarla karşılaştırılan Saunders, eğlenceli bir kurgu üzerine inşa ettiği İkna Ulusu'nda sistemin insan üzerinde yarattığı kuşatıcı etkiyi
"Ulusal Radyo'nun ayda birkaç kez canlı yayında hikâyelerimi okuma önerisini reddetmek üzereydim. Akşam yemeğinde karımın verdiği fikir olmasa bu kitaptaki parçaların çoğu yazılmamış olacaktı. 'Hikâyeleri kendin yazmak zorunda değilsin,' dedi Siri. 'İnsanları oturtup kendi hikâyelerini yazdır. Onları sana gönderebilirler, sen de radyoda en iyilerini okursun. Yeterli sayıda dinleyici yazarsa bu sıra dışı bir şey haline gelir.' Ulusal Hikâye Projesi işte böyle doğdu." - Paul Auster Paul Auster'ın derlediği b
Ecel teri kumsalın ortasından bir bıçak gibi geçiyordu. B. Nihan Eren'den "Gece"li "Gün"lü öyküler YKY'den çıktı. Daha önce yine YKY'den çıkan Yavaş ile dikkati çeken Eren, uzunca bir aradan sonra dopdolu bir kitapla öykü severlerin karşısında. Hayatların tehlikeye girmesi üstüne kurulu öykülerden oluşan bir ikiz kitap "Kör Pencerede Uyuyan". On bir öykülü Gece ile dokuz öykülü Gün'ü içeriyor. Geçip giden zamanın yarattığı binbir çeşit kaygı; insanlar, evler, eşya; doğa ve kent Eren'in kaleminde acı bir al
Nezihe Meriç´in toplu öykülerinin ikinci cildi 1979´da yazdığı Dumanaltı ile 79´dan günümüze kadar yazdıklarını içeren Bir Kara Derin Kuyu´dan oluşuyor. Bu öyküler Türkiye´nin son yirmi yılına ışık tutuyor. Gerçekten de kara, derin bir kuyuydu o günler... Yaşamın tüm güzelliklerini çekip içine alan... Suskunluklar, acılar, alışamamalar, geride kalan özlemler, parçalanan anılar, yaşamlar, insanlar... Dikkatli bir gözlem; yaşananlara duyarlı bir yaklaşım; yalın, incelik dolu bir anlatım... Nezihe Meriç, o gü
Tükendi
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran "sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı 1
Türk hikâyeciliğinin usta kalemlerinden Mustafa Kutlu, Tirende Bir Keman adlı son kitabıyla okurlarıyla buluşuyor. Kimi zaman güldüren çoğu zaman da hüzünlendiren musikişinas bir baba-oğulun hikâyesi, okuyanların yüreğine dokunacak türden... Her hikâyesinde olduğu gibi Türk toplumunun duygu ve düşüncelerine ayna tutan Kutlu, hayat verdiği karakterlerle bize insanlık hâllerini anlatıyor. Hayal kırıklıkları karşısında sonu gelmeyen tiren yolculuklarına çıkan Kenan ve yolculukta onu yalnız bırakmayan oğlu Sadu
Yoksul insanların iç yaşamlarına, ruh dokularına ince bir anlayış ve sezişle girip, ezilmiş insanlar dünyasının köşesinde bucağında sıkışıp kalmış; memurundan ev kadınına, aldatılmış kadından kocasına kadar nice insanları sergiler Memduh Şevket Esendal bu öykülerinde...
Kendini kaybettiğini; mutfağa nasıl gittiğini, bıçağı nasıl aldığını hatırlamadığını; annesine gidip uyuduğunu, sabah elini öpüp annesinden çıkıp karakola teslim olduğunu söyledi; eklemek istediği bir şey olup olmadığı soruldu, "Pişmanım, ben aslında eşimi seviyordum Hakim Bey," dedi. Süleyman Bulut'un kaleminden trajikomik bir hal zaptı... Bu kitapta on kadın cinayeti anlatılıyor. Kimisi cep telefonunda gördüğü bir mesajdan kuşkulanmış. Kimisi "nasıl olduğunu bile anlayamamış" zira aslında "karısını se
Dünya edebiyatının en güçlü kalemlerinden, destansı romanların usta yazarı John Steinbeck bu kez anlatının en zor, en rafine türüne; öyküye yöneliyor. Salinas vadisinin tepelerinden, kanyonlarından, küçük kasabalarından geçerek sıradan insanların küçük, yalın dünyalarından evrensel temalar yaratmayı yine başarıyor. 1930'lar Amerikası'nın hüzünlü ama umutlu, yalnız ama direngen karakterleri; kent ve kır, geçmiş ve gelecek arasındaki çelişkilerle boğuşurken, Steinbeck her zamanki titizliğiyle projeksiyonu yaz
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran 'sıradan insanı', yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. Fakir Bayku
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran "sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı
Tarık?ın egosundan, bencilliğinden vazgeçip paylaşmaya, arkadaşlığa dönüşen kendini tanıma serüveni?
Doğan Yarıcı, 1993'te Evlâ ile anlatı evrenimize girmiş, ertesi yıl "Kemik" dosyasıyla Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü birincisi olmuş ve aynı adla kitabı da çıkmıştı. On yıllık bir aradan sonra, Gece Kelebekleri adlı "küçük küçük hikâyeler" le çıkagelen Yarıcı, öykücülüğünü iyiden iyiye minimalist bir çizgiye oturtmuştu. İşte bu ilk üç kitap şimdi Kavda bir araya geliyor. Kav, Doğan Yarıcı kaleminin renklerimi ve öykücülüğümüzün son çeyreğinin kimi özelliklerini taşımakla kalmıyor, Yazın'ın başlıbaşına bir
Tükendi
Yapılan son kazı ve araştırmalarda İzmirin tarihi, zamanımızdan neredeyse 8.000 yıl öncesine kadar gitmektedir. İzmir, bugün de çok eski çağlardaki gibi doğası ve coğrafi konumundan kaynaklanan nedenlerle önemini koruyan tipik bir Akdeniz kentidir. Çimen, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri için geldiği İzmirde akranı Çilekin konuğu olur. Çilekin dedesi, Çimenle Çilekin İzmir gezilerini daha anlamlı kılmak için Tarih Baba rolünü üstlenir ve onları İzmirin eski çağlarında hayali bir geziy
Toplam 665 kayıt bulunmuştur Gösterilen 500-520 / Aktif Sayfa : 26