Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Toplam 665 kayıt bulunmuştur Gösterilen 620-640 / Aktif Sayfa : 32
Roman ve hikâyelerinde yaşamın çelişik öğelerini bir araya getiren yazar, tutkunun da insanlar üzerinde yazgı gibi önüne geçilmez bir gücü olduğuna eserlerinde sıkça yer verir. İnsan davranışlarını dikkatle gözlemleyen ve özenle işleyen Alphonse Daudet, Fransanın güneyindeki yaşamı ve insanları duygulu bir alaycılıkla anlatmıştır. 1871 yılında gönüllü olarak katıldığı Fransız-Alman savaşı sanatçıyı büyük ölçüde etkilemiştir. Bu etki Pazartesi Hikâyelerinde gerçek, hayal, alay, sevecenlik ve kaygının iç içe
Tükendi
Ertuğrul Firkateyni´nin denizcilik tarihimizdeki yeri çok önemli. Amiral Osman Bey ve denizcileri, Ertuğrul Gazi´nin adını taşıyan ve tümüyle Türk yapımı gemilerinin eskiliğine ve bakımsızlığına rağmen, 1889 yılında büyük bir cesaretle Japonya´ya doğru yola çıktılar. On bir ay kadar süren seferden sonra Padişah´ın kendilerine verdiği görevi yerine getirip Japon İmparatoru´na değerli nişan ve hediyeleri sundular. Dönüş yolculuğunda fırtınaya yakalanıp batması ve birçok denizcimizin hayatını yitirmesine karşı
Tükendi
Editörlüğünü, eleştirmen ve yazar Semih Gümüş´ün üstlendiği, Türk edebiyatıyla çocuk ve genç okurlar arasında köprü kurmayı amaçlayan "Köprü Kitaplar"ın üçüncüsü, Cumhuriyet´ten çok önce dil devriminin yolunu aydınlatan Ömer Seyfettin´den. Öncü dil ustasının on unutulmaz öyküsünü bir araya getiren seçki, edebiyatımızın bu değerli yazarıyla gençler arasındaki uçurumun derinleşmesini önleyecek nitelikte. İlköğretim resmi programında uzun süredir zorunlu okutulan "Kaşağı", "Bomba", "Diyet" gibi öyküleriyle a
Gözlem ve anlatım gücü yüksek bir yazardan birbirinden şaşırtıcı sahnelerle dolu bir ilk kitap: Yavaş. Eren, hayatın orta yerinden masalsı, çocuksu bir dille sağdığı öykülerinde dünyaya televizyondan bakan kasaba insanının tuhaf dünyasını, ev hallerini, toplumsal önyargıların çatışmasından doğan fantastik durumları, kıvranan, savrulan hayatların türlü renklerini iğneli, ironik ve eğlenceli bir biçimde anlatıyor. Yavaş, sinematografik yapısıyla öykümüzün havasını tazeliyor.
Tükendi
Fransız edebiyatında son yıllarda yaşanan felç haline kendine özgü bir damardan taze kan getiren bir yazar... Daniel Bourdon, Türkçedeki bu ilk öykü kitabında, gerçekle fantastik arasında askıda kalmış bir ara dünya oluşturuyor. Bu ara dünyada her şey gerçek ve her şey sıradışı. Sıradan Bir Ölümlü "Dünyaya gelmeden önce, dikeylik, denge, yerçekimi nedir bilmiyorduk. Düşme yeteneği doğuşla birlikte öğreniliyor" diyen bir yazarın okurun kafasına çaktığı soru işaretleri...
Tükendi
Arkasında, önderin arkasında lacivert takımlı otuzunu yenice geçmiş bir kadın, elinde markalı küçücük lacivert bir şemsiye. Yerinde duramıyor, işine gecikmiş belli ki, kendisinden çalınan koskoca bir zamanın on beş dakikasını istemeden geri almış ve onu da uykuya harcamış. Oysa daha fazlasına ihtiyacı var, gözleri şiş, uyuyacak ve uyumayacak daha çok zamana ihtiyacı var. Saçları şu pısırık yağmurun kılamayacağı kadar ıslak, kısa süre önce çırçıplak olduğunun pek de güçlü olmayan kanıtı bu, bütünüyle soyunma
Tükendi
Daha önce Defter ve Çikolata ile İlkyazların Anısıyla adlı kitaplarıyla adını duyurmuştu Seyit Göktepe. Ben Ol da Gör, birbirine rahatça eklemlenen, peşi sıra okunduğunda yeniden bütünlenen öykülerden oluşuyor sevgiyi, ölümü, bağlılıkları dokuyup nakışlayan öykülerden. İlk ağızda, sıcak, samimi ve temiz öyküler denebilir.Seyit Göktepe, hayatın tam göbeğinden çekip aldığı kimi zamanları, duyguların hassas tartılarında ağırladıktan ve tortulanmasını bekledikten sonra, kendine ait, samimi ve temiz bir dille y
Tükendi
Anadolu insanının büyük kentlerdeki çekingenliğini, ürkekliğini, uyanık tipler tarafından kandırılıp dolandırılışını, gariban köylülerin oranın ileri gelenleri tarafından ezilişini; dalgacı, yiyici kişileri ve yaşamlarını anlatan bu öyküleri okurken, büyük ustanın kalemine bir kez daha hayranlık duyacaksınız.
Günümüz öykücülüğünün öne çıkan isimlerinden Refik Algan ilk kitabı Saat Kulesi ile 2006 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanmıştı. Yazar, "Kısa Metinler ve Hikâyeler" diye adlandırdığı öykülerden oluşan Umursamaz Uykucu’da yine ironik bir bakışı lezzetli bir anlatımla sunuyor. René Magritte’in bir tablosu üstüne yazılmış olan "Umursamaz Uykucu" ile "Anatomi Tiyatrosu", "Prof., Zeytinyağlı Biber Dolması", "Uzaklar ve Bir Ağaç" gibi öyküler ve ilk bölümdeki "Kısa Metinler"de, hayal gücünü gözlem gücüyle nas
Tükendi
Daha önce Alınyazım Kılavuzu (1998) ve Karakalem Requiem (2003) adlı kitaplarıyla dikkati çeken İlhan Durusel Süslü Nesir´de, edebi bir imgeye dönüştürdüğü Selçuklular´ı anlatıyor. Başka bir çağda, başka bir dilde kurulmuş, "binbir gece"de yazılmış masallar.
Tükendi
Kıyı bucak gezmeye götüren, hava almaya çıkaran, esintili ama dingin bir demet öykü: "Dünyanın Muhteviyatı”ndaki hayattan kopuk heykeltıraş, "Isırma Korkusu"ndaki insanları ısırmak isteyen adam ve başka tuhaf insanlar" Kıpırtıları ve göze çarpanları kurcalayan Tuncer Erdem, dinlediği, izlediği, renklendirdiği meraklı bir dünyadan resimler veriyor Denizlerimizde Rüzgâr’da.
Tükendi
Birbirinden güçlü 25 öyküden oluşan Mendil Altında, insanımızın bireysel ve toplumsal portresini olağanüstü bir derinlikte çizerken; hiç kuşkusuz yaşamın kalıcı güzelliklerini, ölümsüz değerlerini kapsıyor, damıtıyor ve görkemli bir öz halinde okura sunuyor.
Valizdeki Mektup, Menekşe Toprak'ın ilk kitabı. Birbirinden bağımsız dokuz öykü, kendi anlatı dünyasını kurabilmiş bir yazarı müjdeliyor. Yalnızlık, cinsellik, aşk, kimlik gibi en temel sorunlar çevresinde dönen öyküler, hem samimi hem ustalıklı, hem yalın hem zengin. "İki ağır valiz ve askıları omuzlarımı kemiren sırt çantasıyla yavaş yavaş çıkıyorum merdivenleri. Yirmi iki basamağı geride bırakıyorum. İkinci kata ayak basıp dinlenmek için valizleri yere koyduğumda, eski alışkanlıkla yine merdiven saydağım
Tükendi
Yüzlerce yıl boyunca Çin´den Kuzey Afrika´ya uzanan ve Çin, Çin Hindi, Hindistan, İran, Irak, Türkiye, Suriye ve Mısır´ı kapsayan bir alanda anlatılan Binbir Gece Masalları ilk kez Antoine Galland tarafından düznlenip Fransızcaya çevrilerek (1704-17,12 cilt) dünyaya tanıtıldı. Bugüne kadar belli başlı bütün dillere .evrilen bu masallar, Galland´dan çok daha ötesinden baişayarak, edebiyattan müziğe, sinemadan baleye kadar bütün alanlarda pek çok sanatçıyı derinliğine etkiledi, defalarca işlendi, yeniden yoru
Tükendi
Mustafa Kutlu'nun bu kitabında üç hikaye yer alıyor: "Menekşeli Mektup", "Hacca gidebilmek" ve "Kan Üstüne Kan Damlar". İlk hikayede psikolojik gel-gitleri olan bir postacının hazin evliliği ile, mektuplarını götürdüğü villa sahibinin eşine duyduğu platonik aşk anlatılıyor. İkinci hikaye bir otobüs şoförünün Hac seferini dile getirmektedir. Dönüşte kaza geçiren şoföre yardım eden olmaz. En umulmadık yerden uzanan bir el onu memleketine kavuşturur. Kutlu burada ülkemiz insanının tükenmeyen merhamet ve hamiy
Aylar önce 23 yaşında yeni güne uyandığımda hiç planlamadığım, hatta hiç istemediğim bir hayat yaşıyor olduğumu fark ettim. Bildiğim her şey yanlıştı olduğumu zannettiğim kişi, nereye gitmeyi ve ne yapmayı düşündüğüm... Küçük bir kız iken sahip olduğum bütün o hayaller, üzüntüden bitkin düşüşlerim ve dua, ümit edişler ve dileyişler... Bunların hepsi üniversite yıllarım süresince ve sonrasında bir bilinmeze doğru giderek kayboldular. Ne hissetmem ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ben de her şeyi değiştir
Tükendi
James Mellaart´ın 1961´de başlattığı kazılardan neredeyse 30 yıl sonra, 1993´te Çatalhöyük´te çalışmaya başlayan öğrencisi İan Hodder, yepyeni bulguların ışığında Çatalhöyük´ü gündeme taşıyor. Çatalhöyük-Leoparın Öyküsü, Hodder ve ekibinin Anadolu´nun kalbine açılan yolculuklarının ilginç bulgularını ortaya koyuyor. Hodder´in anlatımına, 150´ye yakın fotoğraf, çizim ve illüstrasyon eşlik ediyor..
Yaşamın kalitesi, bir günü diğerinden ayıran özelliğinin olmasıdır. Tespih tanelerinde imame dediğimiz daha büyük taneler vardır; burada duraksanır ya da farklı bir şey söylenir. Yaşamın akışında da imameler vardır ve bu imamelerin sayısı yaşamın kalitesini belirler. Bir insanın tespihinde ne kadar çok imame varsa, o insan hayatı o denli zengin yaşıyor; hayatını ve ilişkilerini çeşitlendiriyor demektir. Benim yaşam felsefem de olabildiğince çok ilişki kurmak, dünyanın nesnelerini ve her kesimden insanları
Tükendi
Toplam 665 kayıt bulunmuştur Gösterilen 620-640 / Aktif Sayfa : 32