Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Toplam 60 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Akşamın binbir rengi Deli bir tekne olur yüreğimde Nerede gül beyazı balıklarım Deli bir tekne olur yüreğimde Bütün yaşadıklarım Ve bütün yaşamadıklarım Alır başımı açılır Kuşlar gibi ne varsa içimde Yasalarını bile duymadığım Alır götürür beni Adını ve yerini bilmediğim Uzaklara bırakır Bir akşam vakti sana sarılaşım Deli bir tekne alın yüreğimde Haydi gidiyoruz der Derken buluşur dudaklarımız Birden papatyalar içimde
Afşar Timuçin bu yeni kitabında, yeni şiirimizin oluşum ve gelişim sürecini Tanzimat döneminden alıp 1960 kuşağına kadar getiriyor, böylece bu çok genç şiir atılımının ayrıntılı bir incelemesini ortaya koyuyor. Aşağı yukarı yüz yılı içine alan bu yeni şiir serüveninde özellikle yapı taşları niteliği taşıyan şairleri geniş bir çerçevede irdeliyor ve eleştirisini pekçok örnekle doğruluyor. Bu eleştiri kitabının şifre tutkulu aydınlar kadar bizim yeni edebiyatımızı öğrenmeye hevesli gençleri de ilgilendireceği
Şiirleriyle olduğu kadar deneme yazılarıyla da tanıdığımız Afşar Timuçin'in gazete yazılarının birinci cildini daha önce yayımlamıştık. Bu ikinci ciltteki yazılar da birinci cilttekiler gibi sıradan, güncel sorunlar çerçevesinde sıkışıp kalmadan felsefenin, ruhbilimin, estetiğin, tarihin sorunlarına yöneliyor. Bu kısa ve özlü yazılarda deneme türünün ilginç örneklerini bulacaksınız.
En güzel şeylerimin yorgunuyum En güzel yerlerine sakla beni Ölümleri andırsın sakın korkma İyice ört üstüme her şeyini Mağaralarında barındır beni Kim sorarsa sorsun burada deme Derin uykulara daldır düşüncemi Bembeyaz yağmurlar yağdır içime Beni rüzgarlara ver sürülere kat Kandır göçmen kuşları bu da bizden de Karların altına gizle sulara karıştır Zamana bir gün diye ekle beni
"2015 Pen Türkiye Şiir Ödülü'nü alan Afşar Timuçin "Sonsuzluk Şarkısı"nda bu şiir kitabı için Sabahat Türel'in kendisiyle yaptığı söyleşide şöyle söylüyor: "Önemli olan yaşamak ve yaşadığını yazmaktır, şiir sözkonusu olduğunda da yaşadığının şiirini yazmaktır. Yaşarken olduğu gibi hiçbir şeyi gizlemeden yazmak, neredeyse mutlak bir içtenlikle yazmak. Kendilerini sakınanlar şiir diye bir takım belirsizlikleri bize sunabiliyorlar. Ne diyor bu adam, neyin şiirini yazıyor diyorsunuz. Ben böyle yaşadım ve böyle
On bağımsız makaleden oluşan bu kitabında Afşar Timuçin "aydınlanma" kavramını bütün boyutlarıyla ele alıyor, onu toplumsal ve tarihsel çerçevede ayrıntılarıyla irdeliyor. Bu on makalede kavramın özellikle bilgikuramı açısından nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde duruluyor, ayrıca toplumbilim açısından ve ruhbilim açısından aydınlanma olgusunun değişik açılımları inceleniyor, zaman zaman tarihten örneklere yer veriliyor. Bugünün toplumları için özellikle önemli olan aydınlanmanın ne olup ne olmadığını en y
Estetik XIX. Yüzyılın başlarından beri felsefenin kanatları altından kurtulup öbür bilimler gibi konusu ve yöntemleri belirgin bir bilim olmaya çalışıyor. Bunun için kendi laboratuvar koşullarını kurma yönünde büyük bir çaba gösteriyor. Dünün estetiği Pythagorasçı, Platoncu, Aristotelesçi bakış açılarına dayanan metafizik ağırlıklı estetiklerden oluşuyordu, bugünün estetiği bir deney estetiğidir. Afşar Timuçin, genişletilmiş 6. baskısını sunduğumuz bu yapıtında çağdaş estetiğin yani bu yeni estetiğin temel
Deneme izlenimi veren bu yazıları Afşar Timuçin yıllar içinde yaptığı okuma notlarından türetmiştir. Bu kitapta Eskiçağ'dan günümüze kadar uzanan çizgide düşünceye ağırlığını koymuş adlardan bir bölümünün değişik konulardaki görüşleriyle ve bazen de yaşam serüvenleriyle karşılaşacaksınız. Öykünün şiirle şiirin felsefeyle bütünleştiği bu yazılarda zaman zaman keskinleşen zaman zaman ılımlılaşan eleştirili bir bakış da bulacaksınız. Kitapta; Evrenseller tartışmasında Abaelardus'un ağırlığı, Yeni bil
Türk yazınının önemli öykücülerinden Afşar Timuçin'in yeni öykü kitabı "Keşke Bu Yaz" okurlarıyla buluşuyor. 15 ayrı öyküden oluşan bu kitapta birikimli bir düşünürün gözlemlerinden oluşan insanlık durumlarının kesitleri sunuluyor. "Keşke Bu Yaz" insanı felsefi bir bakışla inceliyor. "Ne yalan söyleyeyim severdim seni. Ama senin ne yapacağın ne edeceğin belli miydi? İşin gücün yoktu, huysuzun biriydin, avarelikten hoşlanırdın, sağda solda onunla bununla kavga etmekten başka bir şey bilmezdin. Ya s
Dün müydü önceki gün müydü, adamın biri önümden çalımla geçti. O an bir büyüğümüz daha geçiyor ne güzel diye düşündüm. Cahillik yaygınlaştıkça ve kökleştikçe büyüklerimiz çoğalıyor. Bazıları büyüklüğü kendine azçok yakıştırıyor. Oysa önümden çalımla geçen adam bön bön bakıyordu. Büyüklük için bir gerekçesi olabilir gene de: cebine para girmiş olabilir, bir şeyin başı konumuna gelmiş olabilir, kendi gibi bir büyüğün adamı durumunda olabilir. Belki de yazım kılavuzuna bakarak güzel türkçemiz açısından bol vir
2015 Pen Türkiye Şiir Ödülü'nü alan Afşar Timuçin son şiir kitabı ?Aşk Güzeldir"de kendisiyle bu şiir kitabı için yapılan söyleşide şöyle söylüyor: ?Ben bireyselliğimin penceresinden bütün bir dünyayı gören, görmekle kalmayıp bütün bir dünyayı kucaklayan bir şiirin izini sürdüm elimden geldiğince. Amacım insanı araştırmaktı: insanda kendimi ve kendimde insanı bulabilmek için şiirin olanaklarından sonuna kadar yararlanmaya çalıştım. Biz dolaysız konuşurken gerçekliği doğrudan yakaladığımızı sanırız, oysa gün
Eskiçağ felsefeleri bilgi ve siyaset sorunlarındaki derinlikleri kadar kılı kırk yaran ahlak görüşleriyle de bugünün düşünce dünyasında çok önemli bir yer tutuyor. Eskiçağ ahlakları günümüzde insanla ilgili pekçok sorunu tartışmak ve çözmek konusunda bize kolaylıklar sağlayacaktır.
Galileo Galilei'yle ve Francis Bacon'la büyük bir atılıma giren yani bilimsel ve felsefi kavrayış Descartes'la en önemli gelişim olanaklarına kavuştu. XVII. yüzyıl bir Descartes yüzyılı oldu ve yalnız onun izini sürenler değil ona kökten karşı olanlar bile onun kavramlarıyla düşünüp onun terimleriyle konuşmak zorunda kaldılar. Her çağ kendini açıklayabilmek için dehaların yetkin bilincini gereksinir. Bu dehalar çok zaman aşmak istedikleri geçmişin izlerini taşımaktan hatta etkisinde kalmaktan kendilerini ku
Bugünümüz dünümüzden süzülüp gelmiştir, onun bir türevi ya da bir uzantısı gibidir. Bir ölçüde onunla özdeşleşir bir ölçüde de onunla tersleşir. Dün yapıp ettiklerimiz dünde gömülüp kalmıyor, bugünümüzü derinden etkiliyor. İnsanoğlu üç boyutlu bir zamansallıkta yaşarken kendini dünle yarın arasında bir geçiş yeri gibi algılar. Aysel'in dün yaşadıkları onun yanlışı mıdır? Her edimimizi doğru ya da yanlış diye belirleyebiliyor muyuz? Yaşanan yaşanmıştır: şimdiki duygularımızda ve düşüncelerimizde dün yaşadıkl
Felsefenin edebiyatla buluştuğu ya da kesiştiği yerde deneme türünün ışıkları parlar. Denemeyse konumuz ne felsefenin doğrularından ne edebiyatın güzelliklerinden ödün verebiliriz. Denemede aşk vardır, anılar vardır, kişinin kendiyle ve dünyayla hesaplaşması vardır, umutlar ve düş kırıklıkları vardır. O bazen öyküye çalar, bazen şiiri andırır, bazen resmi bazen yontuyu düşündürür. Gönül gözüyle dizisinin bu yedinci kitabında Afşar Timuçin felsefeyle edebiyatı buluştururken insanın temel sorunlarına ayrıştır
İntihar birini ya da birilerini cezalandırmak anlamı taşımıyorsa bir tartışma biçimidir, bir kendiyle ve başkalarıyla hesaplaşma biçimidir. Bu tartışma bu hesaplaşma yaşam gerçeğini daha açık ve daha belirgin görmemizi sağlayabilir. Fatma yaşamının büyük bir yanlışı saydığı ve bir takıntı durumuna getirdiği bir yaşantısıyla intihar duygusallığı içinde hesaplaşır. Önemli olan bize en uygun olanı en yaraşır olanı seçebilmektir. Hepimiz isteriz bunu. Fatma takıntısından kurtulmak zorunda, ölerek ya da yaşayara
Yaşam öngörülerimizle olduğu kadar raslantılarla ilerliyor. Bir karşılaşma yaşamımızın akışını bir çırpıda değiştirebiliyor. Bir de bakıyoruz yolumuza hiç beklemediğimiz biri ya da birileri çıkıvermiş. Ne kadar istemli olursak olalım her şeyi gönlümüze göre düzenleyemiyoruz. Buluşmalar kavuşmalar bize iyilikler de içinden çıkılmaz sorunlar da getirebiliyor. Yaşam koşulları bizim tasarılarımızla bazen uyuşuyor bazen tersleşiyor. Yarına başlamak iki eski arkadaşın yıllar sonra bir vapur yolculuğunda karşılaşm
Descartes kendi çağının bilinci olmayı başarmış filozofların en önemlilerindendir. O bir çağı kapatmış ve bir çağı açmış bir zaman diliminin zengin düşünce dünyasında hem bir bilim adamı hem bir felsefe adamı olarak büyük bir etki gücü yaratmıştır. Bağnazlığa karşı tek başına savaşmayı göze alacak kadar da istemli bir kişidir o. Descartes'ı ve benzerlerini büyük insanlığın kimsesiz savaşçıları diye nitelendirmek yanlış olmaz. Kimileri onu vakti geçmiş ve zaten yanlış bir filozof olarak nitelendirmeye kalkar
Afşar Timuçin Bizi biz yapan sevda adlı eşinci romanında aşk tema'sı çerçevesinde bu toprakların orta kesim insanlarını gündelik ilişkileri içinde ayrıştırıcı bir gözle inceliyor. Öbür romanlarında olduğu gibi bu romanında da yazar dünyayla çekişmeden yaşayan azçok okumuş etmiş kendi halinde kimseleri güçlü yanlarıyla ve zayıflıklarıyla, umutlarıyla ve açmazlarıyla, tutkularıyla ve inançlarıyla, korkularıyla ve atılgalıklarıyla yansıtmaya yöneliyor. Bizi biz yapan sevda bu arada bu sıradan savaşçıların günd
Şimdiye değin 12 ayrı şiir kitabını yayımladığımız Afşar Timuçinin bu yeni kitabının da okurlarınca beğenileceğini umuyoruz.
Toplam 60 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1