Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Toplam 17 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Ana
Maksim Gorki'nin en ünlü yapıtıdır. Kitapta 1905 yılları öncesinin işveren ve işçinin çatışmalarıyla birlikte Pavel adlı aydınlıkçı ve yenilikçi bir gencin, Pelageya adlı annesinin yaşamını anlatır. Türkiye'de ve dünyada çok bilinen bu yapıt, toplumsal panoramanın anlatıldığı en etkili yapıtlardan biridir.
Altın dönemini yaşayan Rus Edebiyatı'nın "sahne arkasına" atılan kısa fakat hayli bilgilendirici bir bakış. Maksim Gorki Tolstoy'dan Anılar'da ünlü yazarın ağır hastalığıyla iyileşmesi dönemine ilişkin gözlemlerini aktarıyor. Canlı anlatımı ve geleneksel yüceltme yaklaşımının dışına çıkması nedeniyle Gorki'nin başyapıtları arasında yeralan bu kitap, Tolstoy'un Dostoyevski ve Çehov gibi bazı öne çıkan Rus yazarlar hakkında düşüncelerinden kesitler de içeriyor. İnanç da sevgi gibi, biraz yiğitlik, biraz gözü
Rusyada on dokuzuncu yüzyıl sonlarında patlak veren ekonomik kriz binlerce işçi ve köylüyü yaşamlarını sürdürecek imkânlardan yoksun bırakmıştı. Gorkinin krizin vahim sonuçlarının hâlâ hissedildiği bir dönemde yazdığı Ayaktakımı Arasında, hem sosyal hem de manevi açıdan dibe vurmuş insanları konu edindiği yenilikçi oyunlarından biridir. Yazar, Çehov piyeslerindeki çalkantısız günlük yaşamın rafine havasını bu oyuna aktarırken, farklı dünya görüşlerinin çatışmasını gözlemlediği gerçeklere dayandırır. Bir zam
Ana
Maksim Gorki'nin 1906'da sürgünde yazdığı romanı Ana, toplumcu gerçekçilik akımının başyapıtlarından biri kabul edilir. Rus proletaryasının Çarlık Rusya'sına karşı verdiği devrimci mücadelenin romanıdır. Eser, fabrikalarda zor şartlarda çalışan binlerce işçiden biri olan Pavel'in özgürlükçü fikirlerine başlangıçta korkuyla yaklaşsa da, sonradan onun ilkelerine sahip çıkarak devrimin meşalesini taşıyan kadınlardan biri olan annesi Pelageya'nın hikâyesini anlatır. 1905 Devrimi öncesi Rusya'nın toplumsal panor
Maksim Gorki'nin bu kısa romanı, hayatının çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemini anlattığı ünlü üçlemesinin birinci kısmını oluşturur. Otobiyografik anlatı türünün en beğenilen örneklerinden biri olan Çocukluğum, Gorki'nin Rusya'nın orta kesiminde bulunan Nijni şehrinde yaşadığı yılları anlatır. Bir çocuğun ailesini ve insanları tanıyarak, iyiyle kötü, güzelle çirkin, şiddetle merhamet, sevgiyle nefret gibi değerlerin yaşamda, insan ilişkilerinde iç içe girdiğine tanık olarak geçirdiği bu yıllar, aynı zam
Gorkinin Çocukluğum, Ekmeğimi Kazanırken ve Benim Üniversitelerimden oluşan uçlemesi, Rus dilinde yazılmış en guzel otobiyografilerden biridir. Çocukluğumda babasını kuçuk yaşta yitirdikten sonra taşındığı dedesinin evinde geçirdiği yılları anlatır. Miras kavgaları, doğumlar, ölumler, kuçukAlekseyin tanık olduğu ve bizzat maruz kaldığı akıl almaz şiddet, bu evde gundelik hayatın akışı içinde sıradan olaylardır. Herkesin herkese duşman olduğu bu aile, 19. yuzyıl Rusyasında hukumsuren acımasız ve hoyrat haya
Keskin gözlemciliği, capcanlı karakterler yaratma yeteneği ve Rus toplumunun alt sınıflarına ilişkin bizzat deneyime dayanan eşsiz bilgisiyle döneminin en önemli edebi kişiliklerinden biri olan Gorki, devrimden sonra da 1917 öncesi döneme ilgisini kaybetmeyen Sovyet yazarlarındandır. Gorki 1925 yılında yayımlanan, en etkileyici ve en dramatik romanı olarak nitelenen Artamonovlar'da, devrim öncesi Rus kapitalizminin yükseliş ve çöküşünü işler. Toprak köleliğinin kalkmasından sonra özgürlüğüne kavuşan İlya Ar
"Yakında büyük bir ucube yazmaya başlayacağım. Bir mujik tasviri yapacağım; eğitimli, mimar, düzenbaz, zeki, elbette yaşama tutkuyla bağlı olacak." Maksim Gorki, 1899 yılında Anton Çehov'a yazdığı bir mektupta Mujik'in ortaya çıkışını böyle anlatıyordu. Gorki'nin bir taşra kentinde aydın olmanın nasıl bir şey olduğunu hassas bir gözle ve keskin bir eleştiri gücüyle ele aldığı bu kısa roman tamamlanmadan kaldı fakat sürekli yeni projelerle halk yararına işler yapmaya çalışan mimar Akim Andreyeviç Şebuyev por
Gorki'nin daha önce Türkçede Ekmeğimi Kazanırken adıyla yayımlanan bu eseri, yazarın Çocukluğum, İnsanlar Arasında ve Benim Üniversitelerim'den oluşan ünlü otobiyografik üçlemesinin ikinci kısmıdır. Kendi deneyimlerinden yola çıkarak Rusya'nın toplumsal hayatını bütün yönleriyle anlatan Gorki, bu kitapta akrabalarından ayrılarak yabancı insanlar arasında çalışmaya başladığı dönemi anlatır. XX. yüzyıl başı Rusya'sının gergin havası, insan tipleri, günlük hayatı ve tarihi, gençliğe adım atan bir çocuğun gözü
İnsanlar Arasında, Ana, Çocukluğum, Ekmeğimi Kazanırken, Benim Üniversitelerim gibi yapıtlarıyla Rus edebiyatının en saygın yazarları arasında yer alan Maksim Gorki, 1890'larda daha yirmili yaşlarda yazdığı öyküleriyle olağanüstü bir başarı kazandı, ünü hızla yayıldı, neredeyse Tolstoy ve Çehov gibi yazarlarla bir tutuldu. Gorki'nin bu dönemdeki öyküleri 1898'de "Eskizler ve Hikâyeler" başlığı altında iki ciltte yayımlandı. Ataol Behramoğlu, bu eserden yaptığı bir seçkiyi Yaşanmış Hikâyeler başlığı altında
Gorki'nin Rus tarihinin 19. yüzyıl sonundan 20. yüzyıl başlarına uzanan çok önemli bir dönemine ışık tutan otobiyografik üçlemesi, aslında kendini ve içinde yaşadığı dünyayı anlama ve anlamlandırma çabasının hikâyesidir. Bu çaba, Ekmeğimi Kazanırken'de artık hayata atılan yeniyetmelik çağındaki Gorki'yi 19. Yüzyıl Rusya'sının katı gerçekliğiyle yüz yüze getirir. Üçlemenin ilk kitabı Çocukluğum'un sonunda dedesi tarafından ?Var git insanların arasına karış..." sözleriyle dünyaya salındıktan sonra, ayakçılıkt
19. yüzyıl klasik Rus edebiyatı geleneğini öncüllerinden devralan Maksim Gorki, sosyalist gerçekçi yaklaşımın öncüsü olarak Sovyet edebiyatında yeni ufuklar açmıştır. 20. yüzyıl başlarında Anton Çehov'un etkisi altına girmiş; onun sayesinde Moskova Sanat Tiyatrosu'nun iki önemli şahsiyeti Konstantin Stanislavski ve Vladimir Nemiroviç-Dançenko ile tanışmıştır. Gorki'nin tiyatro alanına ilk adım atışı da Moskova Sanat Tiyatrosu için yazdığı Küçük Burjuvalar ile olur. Oyunun arka planında bilinçlenen işçi sını
Benim Üniversitelerim, Gorki'nin Çocukluğum' la başlayıp Ekmeğimi Kazanırken' le devam eden ve Rus dilinde yazılmış en güzel otobiyografilerden biri olarak kabul edilen üçlemesinin son kitabıdır. Gorki'nin üniversiteleri, ona kendi hayatlarının acımasız gerçekliğini öğreten gerçek insanlardır... Toplum dışına itilmiş yersiz yurtsuz aylaklar ve serserilerdir... Açlığı, zulmü ve baskıyı; devlet ve kiliseyle ilişkilerini sorgulayan devrimcilerdir... Kürek mahkûmları gibi sürekli çalışan, hayatlarını aklın rehb
Okumayı ve araştırmayı çok seven Maksim Gorki, üniversiteyi kazanmasıyla birlikte Kazan'a yerleşir. Gençlik yıllarında oldukça acı çekmiş olan Gorki, hayatın gerçekliği ve içinde bulunduğu acı içerisinde, toplumcu gerçekçi bakış açısını oluşturmuştur. Bununla birlikte üniversiteyi okurken, gizli, halkçı ve ihtilalci örgütlere katılmış olmasını, bu topluluklardaki acemiliklerini, renkli, zor ve acı dolu yıllarını bu eserde dile getirmiştir.
Ana
Maksim Gorki'nin bu eseri 1905 yılında yazıldı. O günden bugüne geçen yüz yıl içinde milyonlarca satarak en önemli eserlerinden biri oldu. Gorki bu eserinde; yeni doğmakta olan toplumun düşüncesini, görüş ve anlayışını basit, kolay anlaşılır bir dille anlatmaktadır. Okudukça elinizden bırakamayacağınız bu eserden sonra Gorki'nin bütün kitaplarını severek okuyacak, Gorki'nin dünyasına gireceksiniz.
Kırk yıl önce gemiler bu kadar hızlı gitmezdi. Nijni'ye yaptığımız yolculuk çok uzun sürüyordu. Güzellikleri ilk tattığım o günleri bugün gibi çok iyi hatırlıyorum. Havalar iyi gidiyordu. Ninem ve ben sabahtan akşama kadar güvertede kalıyorduk. Volga'nın kıyıları arasında süzülerek gidiyorduk. Açık kahverengi geminin çarkları tembel tembel ve büyük bir gürültüyle gri-mavi suları dövüyor ve köpürtüyordu.
Toplam 17 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1