Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Toplam 16 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Halid Ziya'ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır. Ahmet Hamdi Tanpınar Bu aşk, Bihter'in aşkı, Bihter'le Behlul'ün yasak aşkı, yazarın asıl yazmak istediği ve en çok başarılı olduğu bölüm... Çünkü romanın asıl hayatı Nihal'in vakası olduğu ve onda çok başarılı olduğu halde yazar bunda yüz kat fazla başarılı olmuş, ona oranla "benzersiz" denilecek kadar bu aşkı kusursuz ve nefis bir biçimde yazmıştır. Bu aşkı başlangıcından sonun
Halid Ziya'ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır. Ahmet Hamdi Tanpınar Tereddütsüz söyleyeceğim ki yazdıklarımın hiçbirisini yazmamış olmak ihtimalini o kadar büyük bir hüzün duymayarak düşünebiliyorum. Fakat Mai ve Siyah için böyle değil! Onu yazmış olmak isterdim. Ve pek iyi etmişim ki yazmışım. Onun için, eksiklikten arınmıştır, baştan ayağa meziyettir demiyorum. Fakat onda hemen bütün ben varım, benim bir daha geri gelmeyece
Halid Ziya Uşaklıgil öyküleri,günümüz gençlerine umut, sevgi ve güven aşılıyor.Türk öykücülüğüne hem anlatım hem de biçim olarakyenilikler getiren, dönemin yazarlarını ve sonraki kuşaklarıetkileyen Halid Ziya Uşaklıgil, özgün öyküleriyle gençokurlarla buluşuyor.Ayrıntılı gözlem gücü, ruh hallerini incelikle isleyişi,betimlemeleri, şehir ve köy hayatını mercek altına alışı vezengin anlatım diliyle dikkat çeken Halid Ziya Uşaklıgil,gençleri, kahramanlarının hayallerine, dertlerine veumutlarına ortak ediyor.
"Kadın veya erkek olarak tanımlanmanın ne anlama geldiğinin bir tarihi vardır." Toplumsal cinsiyet tarihçileri, 1970'lerin ortalarından beri toplumsal cinsiyeti bir analiz kategorisi olarak kullanıyor, cinsiyetler arasındaki algılanan farkların ve ilişkilerin nasıl tarihsel olarak üretildiğini ve dönüştürüldüğünü araştırıyor. Toplumsal Cinsiyet Tarihçiliği Nedir? alanın tarihçilerinin ne tür sorular sorduklarını, bunları nasıl cevaplandırdıklarını, ihtilaflarını, farklı yöntem ve yaklaşımlarını ele alan b
Türk edebiyatının Batılı anlamda ilk romanı Halid Ziya Uşaklıgil'in Mai ve Siyah adlı romanıdır. Roman, o dönemin basın yayın (Babıali) dünyasını ve bu dünyanın acımasız, ikiyüzlü gerçekleri karşısında yenik düşen Ahmet Cemil'in hayalci kişiliğinde Edebiyatı Cedide'nin bakış açısını yansıtır. Mai ve Siyah bir düş kırıklığı romanıdır, hayal ve gerçeğin çatışmasını yansıtır. Mavi hayalin, siyah gerçeğin simgesidir. Mavi bir gecede başlayan roman siyah bir gecede, gerçeğin kazanmasıyla biter. Hülya ve süs a
Servet-i Fünun edebiyatının en büyük yazarı kabul edilen Halid Ziya Uşaklıgil'in 1898-1900 arasında yazdığı ve Servet-i Fünun'da tefrika edilen Aşk-ı Memnu ilk büyük Türk romanı kabul edilir. Sağlam bir yapısı ve tekniği olan yapıtta, varlıklı bir yaşam hayaliyle yaşlı, zengin ve çocukları olan bir adamla evlenen genç ve güzel bir kadının, kocasına sadık kalmak kararına karşın, elinde olmayarak yasak bir aşka tutkuyla sürüklenişi, olayın psikolojik nedenleri üstünde de durularak gerçekçi bir biçimde anlatı
"Nemide başka bir hayat, başka bir âlem için yaratılmıştı. Nemide âlem-i hayatta, çalılar arasına salıverilmiş ince kanatlı bir kelebek hükmündeydi. Per-i zerrinini teşkil eden zarlar, güzergâhındaki çalılardan hunîn cerihalar topladı. Yed-i hilkat bazı vücutları yaşatmamak için yaratır. Onlar ademden kefenlerini hamilen gelirler. Nemide vücuda geldiği zaman gözlerinde bir katre yaş, dudaklarında matemi bir tebessüm getirmişti." -Recaizade Mahmut Ekrem- Nemide, Halit Ziya'nın İzmir dönemi romanlarının
Halit Ziya Uşaklıgil'in anı kitabı Kırk Yıl 81 yıl sonra aslına uygun bir baskıyla okurlarına kavuşuyor. Kırk Yıl, Halit Ziya Uşaklıgil'in altmış yaşlarındayken hayatının ilk kırk yılını anlattığı bir hatıra kitabıdır. 1865'te doğan yazar, İkinci Meşrutiyet'in (1908) ilanına kadar geçen sürede, çocukluk ve gençlik çağlarını, aile ve okul ilişkilerini, edebiyat ve memuriyet hayatını bütün ayrıntılarıyla gözler önüne serer. Kırk Yıl'ı okuyanlar, edebiyat tarihçileri tarafından Türk edebiyatının ilk büyük r
"Bihter hepsini unutmak isteyerek, kandili hâlâ bütün bütüne yakmadığı için birtakım karartılar yansıtan aynanın karşısına geçiyor, çıplak gövdesine bakıyor, nergisçe bir tutumla hazdan sarsılıyordu. Başkaları ne düşünürdü bilmem, ama bu, kendi kendine tatmine giden yol, Bihter'i büsbütün yalnızlıkla sarıp sarmalardı. Hazlarda söze dökülemeyecek uçurumlar hissederdim. Romancı, Bihter için, 'Evet bu vücudu seviyor...' diye yazıyordu. Genç kadın ayna karşısındaydı, vücuduna sevgiler, vurgunluklar duyuyordu. G
Ne Filmi Ne Dizileri Bu Kitabı Okumadıysanız Aşk-ı Memnu'yu Bilmiyorsunuz Demektir. Aşk-ı Memnu, Halit Ziya UŞAKLIGİL'in (1866-1945) ölümsüz eseridir. İlk büyük Türk romanı sayılan, ondan önceki romanlarda (özellikle Tanzimat romanlarında) görülen teknik zayıflıkların hiçbirinin görülmediği, örnek aldığı Fransız romanlarından hiçbir eksiği olmayan "Aşk-ı Memnu"yu 1898-1900 yıllarında yazdı. Romanda, İstanbul'un seçkin çevreleri (köşklerde, konaklarda, yalılarda yaşayanlar ve bunların ilişki
Mai ve Siyah, Türk yazınının ilk büyük romanlarından belki de birincisidir. Halit Ziya bu romanında, dili ağırlaştırma, toplumsal sorunlardan uzaklaşma vb. nedenlerle hem zamanında hem de daha sonra kıyasıya eleştirilen Servet-i Fünun sanatçılarının portresini çizmiştir. Hem kişilikleriyle hem sanata bakış açılarıyla Türk edebiyatında özgün bir yere sahip olan bu kuşak; iyi eğitim görmüş, Batı edebiyatını ve yaşantısını yakından tanımış, hem yaşamlarında hem de sanatlarında Batı'yı örnek almışlardır. 2. Abd
Matmazel de Courton Behlül'ün kapısında içeri girmeyerek duruyordu. Ufak bir tereddütten sonra seslendi: "Behlül Bey! Orada değil misiniz?" Bihter karanlığın içinde fark edilmekten titriyordu, burada saklanmış olmak şimdi kendisine o kadar çocukça bir şey görünüyordu ki, kendi kendine hırsından "ahmak!" diyordu. Bu saatte, özellikle Behlül orada yokken, bu odada bulunmak, pencerede hava almış olmak pek tabii bir şeydi ki, yalnız saklanmış olmakla şüphe çekebilirdi. Bu, Matmazel de Courton'un nazarında bütün
Tünel'den çıktıktan sonra Beyoğlu'nda biraz serseri, dolaşmak; mağazaların camekanları önünde gecikerek şurada yeni çıkmış kitapları; ötede kravatlardan, yakalıklardan, mendillerden teşkil edilmiş zarif örnekleri; bir moda mağazasının kumaşlarını, bütün o gözleri okşayan hiçleri seyretmek istedi. Bon Marche'nin önüne gelerek içeriye girdi. Zaten Beyoğlu'ndan işsiz geçtikçe buraya bir kere girip çıkmak adeti idi. Henüz o kadar kalabalık yoktu, ilerledi. Çocuk oyuncaklarının yanına kadar geldi, ellerinde çârp
Kırık Hayatlar' da, yazarın, aile kurumunun kutsallığı, yalnızlığın yıpratan acısı karşısındaki alternatif duruşu, evlenme yöntemleri, gelenekler, eş seçiminde aile baskısı, komşuluk ilişkileri vb. konulardaki dikkatlerini görmek mümkündür. İç içe geçmiş çeşitli yaşam hikâyelerinin verilişindeki okuru yormayan düzen, eseri başarılı kılmaktadır. Roman hem tutku, acı, nefret vb. bireysel duyguları, hem de toplumsal bir kurum olan aileyi ve toplum yaşamındaki aksaklıkları sorgulayan bir eserdir..
´´Henüz yirmi iki yaşında, bütün maneviyatı [ruh haleti] yanlız bir ümidin tahakkukunu muntazır [gerçekleşmesini beklemekte]...Şöhret bulmak, edip olmak, herkesçe tanılmak, bugün o kadar acılıklarına gögüs vermek için hayatını zehirlediği bu edebiyat aleminin bir gün yüksek zirvelerine [doruklarına] çıkmak ve ismini o kadar yükseltmek ki... O tasavvur ettiği [hayalini kurduğu] yüksek payeye [dereceye] bir had [sınır] bulamıyor; sonra da bu derece [kadar] itila emellerine [yükselme arzularına] kapılıyor oldu
Halid Ziya Uşaklıgil´in İzmir dönemi romanlarından olan Bir Ölünün Defteri, aynı zamanda Servet-i Fünun dönemi romanını müjdeleyen bir örnek olması bakımından önem taşımaktadır. Romanda iki erkek ve bir genç kız arasındaki aşk ilişkisi ve bu durumun yarattığı trajik durum söz konusu edilmiştir.
Toplam 16 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1