Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Toplam 17 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
"İnsan insanlarla sadece kirlenir." Konrad, beş yıl boyunca kendini ve tekerlekli sandalyeye mahkûm eşini hapsettiği, metruk kireç ocağında tuhaf işitme deneyleri yürütürken İşitme başlıklı sanatsal-bilimsel-yazınsal başyapıtını yazmaya hazırlanır. Sonunda, kaç kurşunla olduğu bilinmemekle birlikte, karısını öldürür. Gün geçtikçe karanlığa gömülen bir ses labirentini andıran, dış dünyadan yalıtılmış kireç ocağının öyküsü bu ?bilinmez son"la başlar... Thomas Bernhard, en vurucu romanı Kireç Ocağı'nda, gözd
"Onu çeken, insanların mutsuzlukların içindeki halleriydi. insanların kendileri değildi. mutsuzluklarıydı ve insanın olduğu her yerde buna rastlıyordu, diye düşündüm, insankolikti o, çünkü mutsuzluk özlemi çekiyordu. İnsan mutsuzluktur, dedi hep, diye düşündüm, yalnızca budala olan bunu aksini savunur. Doğmak mutsuzluktur, dedi, yaşadığımız sürece de bu mutsuzluğu sürdürürüz, bir tek ölüm kesip atar bunu. Bu, hep mutsuzuz demek değildir, mutsuzluk yoluyla mutlu olabiliriz, dedi, diye düşündüm." Thomas Bern
Tükendi
Yazarının tanımıyla "felsefesiz olmayan yüz dört serbest çağrışım ve düşünce icadı"nı bir araya getiren Ses Taklitçisi'nde, Bernhard bu kez, günlük yaşamın gerçekliğinde teğet geçilen, gazetelere, dedikodulara, ikili konuşmalara konu olan uç durumları, alışılmadık bir nesnellik tekniği ve sıkıştırılmış bir biçemle öykü uçlarına dönüştürüyor. Gerçeklikle kurmacanın kırılgan sınırında, bir anlatının çekirdeğini taşıyabilecek güçte, ince bir zekânın ürünü olan bu kısa metrajlı keder öyküleri iğneleyici karakt
(...) Ülkem hep sapkın bir çoraklık ve korkunç bir duyarsızlık olarak göründü bana. Sadece gri, kötürüm şehirler ve insanı yıldıran bu manzara içinde hain ve yalancı ve alçak insanlar. Bu şehirleri öyle kötürümleştiren, bu toprağı o kadar çoraklaştıran, bu insanları o kadar hain ve alçak yapan ne idi, anlaşılamıyordu. Manzara da insan kadar haindi, öyle kötürüm, öyle alçak, o da beriki gibi tamamen, ölümüne yıldırıcı, açık söylemek gerekirse (...) (Alev Alev Yandı, Kül Oldu. Sabık Bir Arkadaşa Gezi Rapor
Tükendi
"Tarihte dikilmiş en yüksek ve en pahalı ve gerçekten de en kıymetli mezar taşı bir köpek için dikilmiş. Hayır, Amerika´da değil sanılacağı gibi, Londra´da. Bu gerçeği yeniden anımsamak insanın köpek hakkında doğru düşünmesine yetecektir. Soru bu dünyada çoktandır birinin ne kadar insansı olduğu değil, ne kadar köpeksi olduğudur, bugüne kadar temelde, gerçek onurlandırılmak isteniyorsa insanın ne kadar köpeksi olduğunun söylenmesi gereken yerde, ne kadar insancıl olduğu söyleniyor. İğrenç olan da budur." R
Tükendi
"Yazıya dökülmemiş her düşünce neticede bütünüyle değersizmiş, çünkü harekete geçirirse bir tek sahibini harekete geçirir ve tarih yaratamazmış, kendisi ise doğal olarak tarih yaratma hırsına sahipmiş, ki söylediğine bakılırsa önemli, çığır açan bir metin yazmanın birinci koşulu da daima buymuş." Bağımsız bir bilim insanı olan Koller, on altı yıl önce Viyana'da Türkenschanz Parkı'nda bir köpeğin ısırması sonucu sol bacağını kaybetmiş ve o günden itibaren Fizyonomi adlı bilimsel çalışmasına odaklanmıştır. F
Tükendi
Yapı Kredi Yayınları'nın 1000. edebiyat kitabı... Thomas Bernhard'ın başyapıtlarından kabul edilen Düzelti'si Yapı Kredi Yayınları'nın Edebiyat Dizisi'nin 1000. kitabı. Roithamer hayatının son altı yılını, gönülden bağlı olduğu kız kardeşi için, ailesinden kalan araziye, ormanın tam orta noktasına matematiksel olarak kusursuzlaştırılmış Koni'nin inşasına vakfetmiştir. Koninin inşasının tamamlanmasının ardından kısa bir süre sonra kendi hayatına da son verir. Roithamer'den geriye kalan binlerce sayfalık, k
Tükendi
´´...Sonunda ben onlara taşra mesenleri ünvanını verdim, neredeyse bir karnaval nişanı gibi; benim acı şakamı ciddiye almışlardı. Esaslı yolculuklar yapıp bu esaslı yolculuklarda her açıdan kendilerini düzeltebileceklerken, akla gelebilecek en esaslı yolculukları yapabilecek paraları da varken, zamanlarını ve dolayısıyla onlarca yıllarını, o birinci sınıf denen şeyi kopya etmek ile, aristokrat olma isteği ile geçirdiler. Aristokrat kopyacıları olarak, kuşkusuz iyileşmek istemedikleri için, hiçbir şeyin onla
Tükendi
"İnsanlık devasa bir devlettir, ondan, eğer doğruyu söyleyecek olursak, her uyandığımızda midemiz bulanır. Her insan gibi ben de uyandığımda midemi bulandıran bir devlette yaşıyorum. Bizdeki öğretmenler insanlara devleti öğretirler ve devletin tüm korkunçluğunu ve ürkütücülüğünü ve devletin tüm yalancılığını, bir tek tüm bu korkunçluğun ve ürkütücülüğün ve yalancılığın devletin kendisi olduğunu öğretmezler." "Ana babama en ufak bir saygı duymak zorunda değilim, onlar en ufak bir saygıyı hak etmiyorlar, dedi
Tükendi
Ungenach, Thomas Bernhard'ın Avusturya'nın suçlu belleğine ilişkin saptamalarını başlatan kitabıdır; anlatının tümü "aidiyet travması" çevresinde gelişir. Ülke dışında yaşayan Avusturyalı bir akademisyen, büyük bir mirasın vârisi, bu mirası akrabalarına "bölüştürerek" ondan bir an önce kurtulmak ister. Genç adam miras meselesini halletmek için memlekete dönüp de geçmişle yüz yüze gelince, geçmişin karşısına çıkardığı sorulara verilecek yanıtların hepsine katlanması gerektiğini görecektir. Anlatıcı, üç ses
Tükendi
Thomas Bernhard külliyatı içinde özel bir yeri olan, yazarın erken dönem eserlerinden Sarsıntı, yapısal anlamda heterojen sayılabilecek iki farklı tonda yazılmış düzyazıyı birleştiren, dönemi içinde yenilikçi biçemiyle dikkat çeken, insan doğasına ilişkin karanlık, kuraldışı bir anlatı. Anlatının ilk bölümünde; bir sabah bir doktor ile oğlu nemrut, dağlık Avusturya kırsalında, günlük gezintilerinden birine çıkarlar. Rastladıkları sefalet, delilik ve çetin doğanın vahşiliği ile boğuşan birtakım renkli şahsi
Düzyazının huysuz sesi Thomas Bernhard'ın konuşmalarını, okur mektuplarını, söyleşilerini, edebiyat yazılarını bir araya getiren Hakikatin İzinde, tıpkı romanlarında ve tiyatro oyunlarında çizdiği baş karakterlerinden biri gibi söz alan hakiki Thomas Bernhard'ı çıkarıyor okur karşısına. Ülkesi Avusturya'ya duyduğu nefretle karışık sevgi ile ışıkları yanan yazınsal sahnesinde odağa aldığı darkafalılık, kötülük, bilgisizlik, eylemsizlik meselelerinden edebiyat, tiyatro, müzik, felsefe ile ilişkisine, kendisin
Don
Yapı Kredi Yayınları, ünlü Avusturyalı yazar Thomas Bernhard´ın ilk romanı Don´u yayımladı.Edebi öfkenin çocuksuz babalarından Thomas Bernhard´ın ilk romanı Don´da, Schwarzach´ta asistan doktorluk yapan bir tıp öğrencisi, tıp stajı için Weng köyüne gönderilir. Görevi, asistan Strauch´un erkek kardeşi ressam Strauch´u gözlemlemektir. Bu çukurlukta, coğrafyanın ışık-gölge arası gelgitlerinde, karanlığın hakikati ve hakikatin karanlığıyla yüzleşmek zorunda kalır. "Hayvan", "hayvan leşi", "ölüm", "insanca", "b
Tükendi
Odun Kesmek, Bitik Adam, Eski Ustalar ve Ses Taklitçisi’nin ardından Thomas Bernhard, bu kez de Yok Etme adlı romanıyla okurlar buluşuyor. Roma’da yaşayan Franz Josef Murau’nun annesi, babası ve erkek kardeşinin ölüm haberini alması ve Avusturya’daki evine dönmek zorunda kalmasıyla başlayan bir hesaplaşma öyküsü Yok Etme. Ama yalnızca Murau’nun hesaplaşma öyküsü değil, aynı zamanda usta yazar Thomas Bernhand’ın Avusturya toplumunu ve Avusturyalılığı başta vatan, eğitim, Katoliklik ve Nasyonal Sosyalizm gi
Tükendi
Thomas Bernhardın taşralılık-yurt çatışması, intihar, delilik gibi karakteristik temalarını işlediği, erken dönem eserleri olarak görülebilecek Amras (1964) ve Watten (1969) başlıklı iki anlatısı bir arada. Amrasta bir Innsbruck trajedisi konu alınıyor: Tirol sarasından mustarip annenin krizlerinden kaçışı sürekli kumarda arayan bir baba, ailenin bütün servetini kumarda kaybedince artık hayat dayanılmaz bir noktaya varıyor ve iki oğlu ile birlikte ailecek intihar etme kararı alıyorlar. İntihar girişiminden
Tükendi
Thomas Bernhard, aldığı ödüllerin hikâyesini aktarırken zehir zemberek diliyle kendine özgü üslubunu koruyarak bu kişisel tecrübeleri okuruyla açık seçik paylaşıyor; kişisel zaaflarını da örtmeden, ödül almanın bütün çelişkilerini, çetrefilli bürokrasiyi, okuryazar, çok bilgili, şahin politikacıların edebiyat ödüllerine katkısını, protokolün edebiyat dünyasına karıştığı ince çizgide yazarın kendisini sakınmasının olanaksızlığını dile getiriyor. Bir ödül konuşmasının ağırlığı ne olursa olsun, ödülü alma süre
Tükendi
Bir insanı umutsuz bir durumda gözlemliyoruz, durumun umutsuz olduğunu biliyoruz ve umutsuz durum kavramını da biliyoruz, ama bu insanın umutsuz durumuna karşı hiçbir şey yapmıyoruz, çünkü bu insanın umutsuz durumuna karşı bir şey yapamayız, çünkü biz kelimenin tam anlamıyla böyle bir insanın umutsuz durumu karşında aciziz, oysa böyle bir insanın ve onun umutsuz durumu karşısında aciz olmamak zorunda olduğumuzu kabul etmeliyiz, diyor Oehler. (Yürümek) Thomas Bernharddan iki çetin anlatı birarada: Yürümek
Tükendi
Toplam 17 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1