Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Toplam 127 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Dünya edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Stefan Zweig'ın eserleri arasından sizler için seçtiğimiz 8 kitap set halinde bir araya getirildi. Zweig'ın bu setteki kitaplarını zevkle okuyacaksınız. SATRANÇ Kendi şahsi deneyimlerimden, bu "kral oyununun" gizemli cazibesini biliyordum. Geçmişteki insanların icat ettiği oyunlar arasında satranç, olağanüstü bir şekilde şansın despotluğundan sıyrılıp sadece zekâyı ya da daha doğrusu, özel bir tür zihinsel kabiliyeti mükâfatlandıran yegâne oyundu
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu/ Stefan Zweig "Böylesine bir aşk gerçek olabilir mi?" 1920'lerin ilk yarısında Stefan Zweig tarafından kaleme alınan bu kitapta; yaşamı boyunca delicesine sevdiği, ancak kadının varlığından haberi bile olmayan, yazar R.'ye yazılan uzun bir mektup yer alır. "Hiçbir zaman beni tanımamış olan sana." cümlesiyle başlar mektup. Kadının, iç dünyasında yaşadığı duygulardan yola çıkılarak aşkın çözümlemesi yapılır. Bu da zaten, sadece Stefan Zweig kadar psikoloji birikimine sah
Zweig'ın menkıbelerinde hikâye edilen kişiler Tanrı'yı ve kendilerini ararken hayatlarının anlamını bulacaklarına dair umutlarını her daim korurlar. Yazar Rahel Tanrı'yla Hesaplaşıyor'da Rahel ile Yakup'un Eski Ahit 'teki hikâyelerini Kutsal Kitap'taki anlatım biçimini anıştıran bir üslupla ve elbette kendi yorumunu katarak aktarır. Üçüncü Güvercinin Hikâyesi'ni de Nuh Tufanı'ndan esinlenerek kaleme almıştır. Nuh'un tufandan sonra suların çekilip çekilmediğini anlamak için gönderdiği üçüncü güvercin geri dö
Savaş karşıtı görüşleriyle tanınan Zweig İ. Dünya Savaşı boyunca bu görüşlerini yaymayı kendine misyon edinmişti. Avrupalı ve "dünya vatandaşı" kimliğine büyük değer veren yazar, yapıtlarında savaşın yıkıma uğrattığı "eski dünya"nın değerlerinin kayboluşunu büyük ölçüde dert edinmiştir. Mecburiyet 'in ana karakteri ressam Ferdinand da savaş sırasında askere alınmamak için Isviçre'ye kaçmıştır. Bir gün askerliğe elverişliliğinin tespiti için konsolosluğa davet edildiğinde, karısının şiddet karşıtı duruşuna i
Fransa'nın bir liman kentinin denizci mahallesinde gezinirken duyduğu arya söyleyen sesi izleyerek tanımadığı insanların marazi hayatlarına dalan bir gezgin; patronuna kölece bağlılığı yüzünden korkunç bir eyleme sürüklenen karanlık, itici ve yabani bir hizmetçi; 1810 yılında İspanya'daki savaşta yaralanan, düşman bir ülkede amansız bir hayatta kalma mücadelesine girişen bir Fransız albay; 1918 yılının bir yaz gecesi Leman gölünde bulunup kurtarılan, ancak sonra yüreğini kavuran yurt özlemine yenik düşen b
Amok Koşucusu doktor olarak yardıma ihtiyaç duyan bir insana el uzatmanın vicdani yükümlülüğüyle kendi karmaşık duyguları arasında sıkışıp kalan bir adamın hikâyesidir. Hollanda Doğu Hint Adaları'nda görev yapan bir doktor, dara düşüp kendisine başvuran çok zengin bir kadının "yardım" talebini geri çevirir. Zira kadının mağrur ve hesapçı tavrı karşısında büyük bir öfkeye kapılmış, gururuna yenik düşmüştür. Ancak söz konusu olan insan hayatıdır. Kısa süre içinde pişmanlığın pençesine düşer. Kadına yardım etm
Stefan Zweig'ın öykücülüğünde ayrı bir yer tutan O muydu?, kemirici bir duygu olan şüpheyi eksene alır ve bu duygunun insanı sürüklediği kaygı, sıkıntı ve çaresizlik atmosferinden okura seslenir. Öyküye, Zweig'da benzerine pek rastlamadığımız türden, huzurlu İngiliz taşrasında polisiye bir kurgu eşlik eder. Tutkuyla savrulan hayatların yazarı, derin, yoğun ve güçlü karakterlerin yaratıcısı Stefan Zweig, bu benzersiz öyküsünde, bizi John Charleston Limpley'le tanıştırır. Mr. Limpley'in çevresi ve köpeği Pon
Roman yazarı aslında kimdir? Stefan Zweig, Üç Usta'da bu soruya cevap arıyor ve yarattıkları unutulmaz figürler evreniyle epik dünyalar kuran üç edebiyat dehasının eserlerinde dolaştırıyor bizi. Zweig'ın "Dünyanın Mimarları" adını verdiği dizinin ilk kitabı olan Üç Usta, bireyin hayata tutunma çabası ve direnç sınırları üzerinden Balzac, DIckens ve Dostoyevski'nin eserlerindeki evren modellerini serimliyor. Üç Usta sadece bu üç büyük yazarın evreninde dolaşmak için değil, modern zamanlarımızın modern ins
Stefan Zweig'ın 1920'li yıllarda kaleme aldığı "Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu" ve "Bir Kadının Hayatından 24 Saat" adlı öyküler okuru insan ruhunun dehlizlerine doğru bir yolculuğa çıkarıyor: Ruhta iz bırakan anlar, insanın yazgısını değiştiren karşılaşmalar, yenilgiler ve hayal kırıklıkları insanın varlığını esir alan tutkunun farklı veçheleri ekseninde öyküleniyor.   Zweig'ın öyküleri insan psikolojisine dair derinlikli gözlem gücünü her satırda bir kez daha hissettiriyor. 
Stefan Zweig, bu ünlü biyografik yapıtında, Fransız Devrimi'nin en kanlı günlerinde "Lyon Kasabı" adıyla tarihe geçen siyaset adamı Joseph Fouche'nin öyküsünü anlatır. Fouche, Devrim'den Terör Dönemi'ne ve monarşiye, tek başına siyasetin yönünü belirleyen her devrin adamı. Balzac'ın deyişiyle, "psikolojik açıdan çağının en ilginç karakteri." Zweig'ın usta kalemiyle çizdiği bu portrenin örneklerine günümüzde de sık sık rastlamak mümkün. Böylece eser, güncelliğinden hiçbir şey yitirmiyor. Fouche, aklını ve i
Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin'e, okuru Fransız Reformcu Jean Calvin'in diktatörlüğünün hüküm sürdüğü XVI. yüzyıl Cenevre'sine götürür. Calvin'in farklı görüşlere gösterdiği tahammülsüzlük, hümanist din adamı Miguel Serveto'nun resmî öğretiye ters düşen görüşleri nedeniyle ölüm cezasına çarptırılmasıyla zirveye tırmanır. Tam da bu noktada Sebastian Castellio, Calvin'in karşısında tarih sahnesindeki yerini alır. Bu kitap, Zweig'ın, kendi yaşamını belirleyecek nasyonal sosyalizm de dahil olmak
Çevresini dolaşarak dünyanın yuvarlak olduğunu kesin olarak kanıtlayan Portekizli denizcinin biyografisi, Yeniçağın bu en önemli kâşifini kararlı, cesur, mağrur bir kişilik olarak tanımlıyor. Tarihte iz bırakmış kişilerin yaşamöykülerini kendine öz¬gü bir üslupla kaleme alan Zweig, Macellanda, dünyanın pek çok coğrafi bölgesine bugün bildiğimiz adlarını veren Portekizli kâşifin, her biri apayrı bir macera olan keşiflerini kişiliğiyle bütünleştirerek anlatıyor. Colombusun başarısı Avrupada müthiş bir şaşkınl
Tüm acılar korkaktır ve kendisinden çok daha güçlü olan yaşam isteği karşısında geri Bayan C'nin hayatında olağanüstü bir gün başlıyor – uzun bir evliliğin yarattığı iç sıkıntısından kaçış, heyecan ve anlam arayışı. Bir kumarhanenin parlak ışıkları altındaki çaresiz bir yabancının tutkusuna kapılan kadın, arzu ettiği serüveni yaşayabilecek midir? Şefkatli bir kadının yaşadığı deneyimin bu canlı ve hareketli hikâyesinde, Zweig, yoğun bir aşkın gücünü, ezici yalnızlığını ve ömür boyu sürecek pişmanlığını etk
Yalnızca seninle konuşacağım. Bütün ömrümü, sana adandığından haberin olmayan bu ömrü, sana anlatacağım. Sırrımı ancak artık hayatta olmadığım zaman bileceksin, bana bir cevap borçlu olmak zorunda kalmadığın zaman, soğuk terler dökmeme sebep olan şey sona erdiğinde. Ürperdi. Birdenbire kapı, görünmeksizin ardına kadar açılmış ve başka bir âlemden gelen soğuk bir esinti, sessiz odasına dolmuştu. Ölümün varlığını ve ölümsüz aşkı hissetti. İçinden bir şeyler kopup gitti ve adam tinsel, arzu dolu ve ölümsüz kad
Amok, sarhoşluktan ve çılgınlıktan da öte bir şey... Bir adamı kuduz köpek gibi davranmaya şartlayan, onu cinayete meyilli bir akıl hastasına dönüştüren bir durum... Tuhaf ve korkunç bir zihinsel hastalık... Bu adam, tıpkı o kadın beni görmeye gelmeden önce odamda oturduğum gibi sessiz sakin bir biçimde köşesinde oturuyordur. Sonra birden ayağa fırlar, kamasını kapar, sokağa çıkıp doğruca koşmaya başlar, nereye gittiğinin bir önemi yoktur. Yoluna kim çıkarsa kamasını ona saplar ve dökülen kan onun daha da
Kendi şahsi deneyimlerimden, bu "kral oyununun" gizemli cazibesini biliyordum. Geçmişteki insanların icat ettiği oyunlar arasında satranç, olağanüstü bir şekilde şansın despotluğundan sıyrılıp sadece zekâyı ya da daha doğrusu, özel bir tür zihinsel kabiliyeti mükâfatlandıran yegâne oyundu. Zweig'ın Brezilya sürgününde tamamladığı en ünlü yapıtlarından biri olan Satranç, yazarın 1942'deki intiharından çok kısa bir süre önce yayınevine gönderilir. Bu, Zweig'ın Nazizmi incelediği bir hikâyedir, ve bu eleştiriy
Her koşul altında iç özgürlüğünü koruma uğrunda çaba harcamak, kimsenin efendisi olmaya kalkışmamak, fakat kimseye de boyun eğmemek; hiçbir sav ya da düşünceye baştan düşmanca yaklaşmamak, ama buyurgan nitelik almaya başladığı anda her savın ya da düşüncenin karşısına dikilmek. Bütün bunlar gerek Erasmus'un, gerek Zweig'ın kişiliklerinde birbiriyle bütünüyle örtüşen niteliklerdir. AHMET CEMAL Stefan Zweig'ın, Kuzey Avrupa Rönesansı'nın büyük ustası, hümanist bilgin Desiderius Erasmus için kaleme aldığı bu
Politik hayatta sadece bozguna uğrayanlar hatalıdır ve tarih üzerlerinden demir ökçeli ayakkabılarla geçer. Mary daha henüz bebekken politika onun masum hayatına acımasızca girmiş, olgunlaşmamış bedenine yerleşmiş ve saf ruhunu ele geçirmişti. Çünkü politika oyununun zar ustalarının etkisi altında olmak Mary'nin yazgısıydı. Engellenmeden benliğini geliştirmesine izin yoktu. Hayatı boyunca siyasetin piyonu olacaktı; bir kraliçe, bir vâris, bir müttefik veya düşman olarak bilinecekti, ama asla sadece bir çocu
Geçmişimden geriye hiçbir şey kalmadı, hafızamda taşıdıklarım dışında. Şu an her şey ya kayıp ya da ulaşılmaz. Ama bizim neslimiz, kaybettikleri için yas tutmama sanatını öğrendi ve belki de bu kitabımda, belgelerin ve detayların kaybı bir avantaj dahi olabilir. Çünkü ben hafızayı bir şeyi tesadüfen saklayan, diğerini ise tesadüfen kaybeden bir olgu olarak değil, olayları bilinçli olarak düzene sokan ya da bilgece unutan bir güç olarak görüyorum. Kendi yaşamlarımız hakkında unuttuğumuz her şey, uzun zaman ö
Dâhi bir insan, dâhi bir zamana denk geldiğinde, ve çağının yaratıcı ihtiyacını akıllılıkla kavradığında tarihte harika şeyler gerçekleşir. Hayatı talihsizliklerle dolu olan Macellan'ın, bacağı sakatlanınca kahramanlıklar gösterdiği Portekiz ordusundaki görevine son verilir. Oysa onun yapmak istediği şeyler vardır. Macellan baharat için aşılması gereken tehlikeyle dolu uzun bir yol yerine Hindistan'a giden daha uygun yeni bir yol bulmak istemektedir. Projesini krala götürdüğünde kral onu aşağılar. Bunun üz
Toplam 127 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1