Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Toplam 127 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5
Stefan Zweig'ın 1942'de intihar etmeden hemen önce yazdığı orijinal adı "Schachnovelle" olan eseridir. Karakterlerin davranışlarından örnekler verilerek psikolojileri yansıtılmaktadır. Eserde yer alan karakterlerden Dr. B.'nin Hitler döneminde tutuklu olduğu hücresinde ayakta kalmayı başarmasındaki en büyük etken satranç oyunudur. Diğer taraftan annesiz babası büyüyen, taşralı Czentovic'in satranç dışında hiçbir entelektüel becerisi yoktur, iletişime kapalı, kendi iç dünyasında yaşayan bir karakterdir. Ent
Bu kitap doğu Hint adalarında doktorluk yapmakta olan bir adamın görevi ile duyguları arasında kalışının hikâyesidir... Amok koşucusu; güç, tutku, utanç ve hızla deliliğin pençesine düşen bir adamı anlatmaktadır. Pişmanlıklar içinde kıvranan, tutkunun esiri olan, vicdanını rahatlatmak için verdiği sözü tutmak adına hayatını ortaya koyan bir adamın öyküsüdür. Zweig, hayatının bir yansıması sayılabilecek bu hikâyede; intihar kavramını, korkularını, saplantılı bir ruh hâlini, bir insanın yaşadığı çözümsüzlükle
Lyon'da Düğün Fransız Devrimi sırasında yaşanan kargaşa ve zulüm günlerinde ölüme yaklaşan insanlara umut veren bir aşkın hikâyesidir. 1793'te kentte kurşuna dizilmeyi bekleyen karşı devrimcilerin toplandığı hapishane tuhaf bir nikâha sahne olur. İki Yalnız İnsan, acı çeken iki çaresiz insanı buluşturur. Birinin yüreğinden kopan çığlık diğerininkinde karşılık bulurken, farkında olmadan birbirlerinin yıllar süren yalnızlığına son verirler. Wondrak ise yazarın savaş karşıtı yapıtlarından biridir. Bohemya'nın
Edebiyat tarihinin büyük isimlerinden Stefan Zweig, acı dolu geleceği öngören duyarlılığıyla XX. yüzyıl Avrupasına damgasını vurmuş bir aydındı. Hayatın Mucizeleri, Stefan Zweigın Birinci Dünya Savaşı öncesinden İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar yayımlanmış öykülerini bir araya getiren bir seçki. Psikolojik çözümlemelerle derinleşen bu öykülerde Zweig, tuhaf yazgıların savurduğu insanların izini sürüyor. Savaş karşıtlarının ve kurbanlarının, hayatın baskısı altında ezilenlerin, her daim azınlıkt
Olağanüstü Bir Gece, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü deneyimin hikâyesidir. Sıradan bir Pazar gününü at yarışlarında geçirirken, belki de ilk kez burjuva ahlakından saparak "suç" işler. Böylece yeniden "hissetmeye" başladığını, kötücül ve ateşli hazları olan gerçek bir insan olduğunu fark eder. İçindeki haz dolu esrime, aynı günün akşamında onu gece âleminin son atıklarının arasına, "hayatın en dibindeki lağımlara" sü
Bilgi Yayınevi'nden özenle hazırlanmış modern klasikler... Stefan Zweig'ın Mecburiyet adlı pasifist kısa anlatısı otobiyografik öğeler barındırıyor. Zweig askerlik görevini yerine getirmeyi reddedip 1918 yılında Avusturya'nın izniyle İsviçre'ye gitmiş, 9 Marttan itibaren bir yıl boyunca Zürih Gölü tepelerindeki Rüschlikon köyünde, Hotel Belvoir'da yaşamıştı. Genç ressam Ferdinand da Birinci Dünya Savaşı sırasında Zürih Gölü tepelerindeki bir köyde, içinde, kendine ait bir atölyenin de olduğu bir evde deri
Bilgi Yayınevi'nden özenle hazırlanmış modern klasikler... 1912 yılının Mart ayında Napoli'deki limanda büyük bir okyanus gemisinden yük boşaltılırken tuhaf bir kaza gerçekleşir. Gazeteler bu kazaya kapsamlı şekilde yer verip fantastik biçimde süslü haberlerle duyururlar olayı. Ancak hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Evine gitmek üzere gemiye binen bir Avrupalı, herkesten saklanmak için yalnızca geceleri güverteye çıkan bir doktorla karşılaşır ve doktorla soylu bir İngiliz kadın arasındaki esrarengiz sı
Bilgi Yayınevi'nden özenle hazırlanmış modern klasikler... Diktatörlükten kaçan yirminci yüzyıl aydınlarının sembolü olan Stefan Zweig, Mürebbiye adlı kısa romanında, yüksek tabakanın, kadınları cezalandıran, erkekleri koruyan tutucu ahlak anlayışını çarpıcı bir öyküyle önümüze seriyor. On iki ve on üç yaşlarındaki iki kız çocuğunun istemeden tanık oldukları dram, algılayamadıkları ayrıntılar ve çok sevdikleri mürebbiyenin mutsuzluğu onları etkileyecek, aile büyüklerine karşı duygu ve davranışlarını değiş
Bilgi Yayınevi'nden özenle hazırlanmış modern klasikler... Misafirlerden birinin ani yok oluşu, Riviera'daki küçük pansiyonda konaklayan diğer konukların telaşlanmasına neden olur. Kısa süre içerisinde, Madam Henriette'nin bir gün önce tanıştığı genç ve karizmatik bir Fransızla kaçtığı ortaya çıkar. İnanılır gibi değildir! Otel konuklarının yargılayıcı konuşmaları, kitabın başkahramanını Bayan Henriette'yi savunmaya zorlar. Mrs. C.'nin topluluğa katılmasıyla konuklar arasında yaşanan ateşli tartışma biraz
Stefan Zweig, Nazi Almanyası'nda kitaplarının yakılmasının ardından, hümanist düşünür Erasmus'la başladığı içsel yolculuğuna yine bir hümanistle, Montaigne'le noktayı koyar. Montaigne, yazarın 1942'de hayatına son vermeyi seçmesiyle yarım kalan son eserlerinden biridir. Avrupa'yı Avrupa yapan filozof ve yazarları konu alan biyografiler üzerinden kendini anlama ve anlatma yolculuğunun Zweig için son uğrağıdır Montaigne. Stefan Zweig, "En gönüllü ölüm, ölümlerin en güzelidir," diyen Montaigne'de kendini bulmu
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu ve Üç Öykü Daha başlığını taşıyan elinizdeki bu kitap, Stefan Zweig'ın kadınlara dair öykülerini bir araya getiriyor. Zweig'ın erken ve geç dönem eserlerinden bir seçkiye yer verdiğimiz bu kitaptaki öyküler, kişiyi zincire vuran arzunun ve tutkunun farklı biçimlerine eğiliyor. Öykülerin ortak noktası, hayal kırıklıklarıyla şekillenen hayatlarda iz bırakan anları yakın merceğe alması; odaktaysa hep talihsiz kadınlar var. İnsan ruhunun eşsiz gözlemcisi Stefan Zweig'ın öyküleri,
Tükendi
Hem düşsel hem de tarihsel karakterler üstüne yorumlarıyla tanıdığımız Stefan Zweig'i derin karakter incelemelerine yönelten, psikolojiye ve Freudun öğretisine duyduğu ilgidir. Beş tarihsel kişiliğin portrelerini içeren Yıldızın Parladığı Anlar, Fransız Devriminde bir politikacının portresi niteliğindeki Joseph Fouchéyle birlikte Amerigo da Zweigın nesnellikten çok sezgiye dayanan yaşamöykülerinin en başarılarından biridir. Zweig, bu yapıtında, bugün Amerika adıyla bildiğimiz anakaranın bu adı alışının ardı
Dünyaca ünlü edebiyatçı Stefan Zweig'ın kaleme aldığı bu hikâye kendi halkı tarafından erdemin dört adıyla onurlandırılan Virata'nın kişilik-kimlik arayışı içindeki uhrevi yolculuğunu anlatmaktadır. Birwagha topraklarında yaşanan bu ezoterik öyküde nihai erdem olan dürüstlük mefhumunun peşinden giden Virata, bugün dahi geçerli olan öğütleriyle "insan-ı kâmil" olma yolundaki tecrübelerini her yaş ve kültürdeki okurun anlayabileceği bir şekilde anlatmaktadır. Eylemden uzak olarak gerçekten hareketten kaçamaz
Süleyman'ın tapınağından çıkan, Yahudilerin kutsal emaneti yedi kollu şamdanın 455 yılında Roma'yı yağmalayan Vandalların eline geçmesi, kentin Yahudi cemaatinde şok etkisi yaratır. Cemaatin yaşlıları, olan biteni gelecek kuşaklara aktarması için o sırada yedi yaşında olan Benjamin'i de yanlarına alarak kutsal Menora'yı denizaşırı yolculuğuna uğurlarlar. Seksen yıl sonra aynı Benjamin, şamdanı Yahudilere geri vermesi için İmparator İustinianos'a yalvarmak üzere Bizans'a gider. İustinianos'un Kudüs'teki bir
Stefan Zweig, Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar'da pek çok açıdan birbirinden farklı üç yazarın, Casanova, Stendhal ve Tolstoy'un hikâyesini anlatıyor. Bu üç farklı şahsiyetin yaşamlarını biyografik, duygusal, felsefi ve insani bir yönden gözlemliyor. İlk bakışta Casanova gibi rahat, ahlak kurallarına uymayan bir çapkınla, yaptığı ve yapmadığı her davranışın kökenini kendi Ben'inde arayan bir yazar olan Stendhal ve ahlak savunucusu, gerçek bir sanatçı olan Tolstoy'un yaşam öykülerini aynı kitapta bulmak şaşı
Zweig insani duyguları büyük bir ustalıkla çözümleyebilmesini keskin gözlemciliğine ve psikolojik derinliğine borçludur. Benzersiz maceralar, büyük sırlar, marazi saplantılar, duygusal ikilemler ve gerilimler, bu sayede çağları aşarak, her devrin okuruna hitap edebilen anlatılara dönüşür. Bu derlemedeki novella ve öykülerinde de, duygudaşlığı elden bırakmadan insan doğasının en iyi ve en kötü yanlarını gözler önüne serer. Bunlar sevgiye, ölüme, yitirilen ve yeniden canlanan umuda, yeniden kazanılan inanca,
Stefan Zweig, Kendileriyle Savaşanlarda Hölderlin, Kleist ve Nietzschenin yaşamöykülerini anlatıyor. Bu üç yazarın yaşamlarının ortak yanı, mizaçlarını belirleyen neredeyse tabiatüstü bir güçle bitmek bilmeyen bir iç mücadeleyi sürdürmeleridir. çlerindeki bu güç, yaşamlarının birer tragedya olarak sürüp, öyle sona ermesine neden olmuştur. Yazar, Hölderlin, Kleist ve Nietzschenin yaşamöykülerini çağdaşları Goethenin hayatından kesitlerle birlikte ele almıştır. Goethenin karşı kutbu oluşturan hayatı algılayış
"Hayır, gerçekten fazla bir şey beklemeyin. Benim için sadece bir deneme olacak... Gerçek bir sat- ranç tahtası üzerinde ve elle tutulur taşlarla, canlı bir oyuncuya karşı normal bir satranç oynayıp oynayamayacağımı denemeye yarayacak... Çünkü oynamış olduğum o yüzlerce ve belki de binlerce partinin, yaşadığım bunalımın ürünü sadece rüyamda oynadığım satrancı, beynimin oynadığı bir oyun değil de, gerçekten ve yöntemlerine uygun satranç müsabakaları olduğundan şimdi bile hâlâ şüphe ediyorum. Umarım ki siz de
Stefan Zweig, Dadı'da iki kız kardeşe dadılık yapan Misss Mann'in bir yanlış anlaşılmaya kurban olmasına şahitliklerini merak uyandıran tasvirlerle gözler önüne seriyor. Leporella'da ise zihinsel engelli olduğunu düşünebileceğiniz bir karakterin sürükleyici ve acıklı sonunu tahmin edemeyeceğiniz kadar ilgi çekici anlatıyor.
Elit tabakaya ait varlıklı, genç bir adam olaylara ve kişilere karşı gittikçe duyarsızlaştığını hissetmeye başlar. Çıktığı rutin pazar gezintilerinden birinde kendini sıkça izleyici olarak katıldığı at müsabakalarında bulur. Fakat bu kez olağanın dışında bir güne başladığının farkında değildir. Neşelenmek adına kendi içinde türlü oyunlara başvuran adam, günün devamında istemeden bir suç işler. Bu durumun yarattığı heyecan onu aynı günün devamında geçmişte küçümsediği tecrübeler edinmeye sürükler. Olağanüst
Toplam 127 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5